Kaba ,kırıcı ve hırpalayıcı. : HOYRAT
Kaba ayakkabı. : KAZGAL
Kaba bir komedi türü. : FARS
Kaba dikiş.:LEKENDE
Kaba dokunmuş bir tür kalın yün kumaş : ŞAYAK
Kaba gülünçlüklerden,tuhaf ve olmayacak şakalaşmalardan yararlanan,karşıt görüntüleri,bağdaşmaz durumları şaşırtıcı biçimde birleştiren güldürü:GROTEKS
Kaba gülünçlüklerden,tuhaf ve olmayacak şakalaşmalardan yararlanan,karşıt görüntüleri,bağdaşmaz durumları şaşırtıcı biçimde birleştiren güldürü biçimi.:GROTESK
Kaba saba kimse.: HIRBO
Kaba sofu. : ZAHİT
Kaba ve çirkin, iğrenç.: GALİZ
Kaba ve küfürlü konuşma. : KAYIŞDİLİ
Kaba ve küfürlü söz yada deyim.:ARGO
Kaba yel. : LODOS
Kaba,biçimsiz.:KUBAT
Kaba,çirkin.:SAKİL
Kaba,görgüsüz.nobran.:NADAN
Kaba,haşin,acımasız.:DÜRÜŞT
Kaba,kabartılmış,yumuşak minder.:PUF
Kaba.:SAKİL
Kabaca dokunmuş dayanıklı bir yün kumaş.:ŞAYAK
Kabadayı Rum delikanlısı. : PALİKARYA
Kabadayı,külhanbeyi,efe. : HAYTA :APAŞ
Kabahatten ağır,cinayetten hafif suç.:CÜNHA
Kabak kemaneye benzer bir Orta Asya çalgısı. : GİZEK
Kabak yada fasulye ile yapılan bir yemek.:ÇİNTME
Kabak yapraklarını andıran geniş ve etli yaprakları olan bir kır bitkisi.:KABALAK
Kabakgillerden,elma büyüklüğündeki meyvesi çok acı ve iç sürdürücü,ishal yapıcı bir bitki.:EBUCEHİL KARPUZU
Kabakulak hastalığı.: YAZMA
Kabarcık.:DOMUR
Kabarık ve kalın olması için arasına pamuk, yün, kauçuk, cam elyafı vb. yumuşak dolgu maddesi yerleştirilen iki kumaşın üzerine el ya da makine dikişiyle çeşitli biçimlerde dikilerek yapılan süsleme; Üzerine bu süsleme yapılmış kumaş. : KAPİTONE
Kabarıklık.:BOMBE
Kabartılmış,yumuşak duruma getirilmiş.:PUMBA
Kabartılmış,yumuşak minder.:PUF
Kabartma biçimlerle ilgili baskı yöntemi.:TİPO.: TİPOGRAFİ
Kabartma bir figür oluşturacak biçimde yontulmuş değerli taş. : KAME
Kabartma;taş.metal,kil,ahşap yada alçı yüzeyi üzerine bazı kesimleri oyuk,bazı kesimleri ise kabartılı bırakmak suretiyle belirtilen oluşturma yöntemiyle yapılan sanat yapıtı;tek boyutlu heykel.:RÖLYEF
Kabartmalı pamuklu kumaş. : PİKE
Kabe yakınında bulunan kuyu ve bu kuyunun Müslümanlarca kutsal sayılan suyu.:ZEMZEM
Kabe’nin ilk yapımı sırasında Hazreti İbrahim tarafından konulan,Kabe’nin doğu köşesinde,yerden bir buçuk metre yükseklikte yer alan,parlak,siyahımsı taş.:HACERİESVET
Kabe’nin örtüsü.:BURKA
Kabe’ye girerken hacıların örtündükleri dikişsiz bürgü.:İHRAM
Kabe’ye verilen bir başka ad. : BEYTULLAH
Kabuğu ayıklanmamış pirinç. : ÇELTİK
Kabuğu dökülmüş ağaç.:KAVLAK
Kabuğu ince,çekirdeği ufak,iri taneli bir tür beyaz üzüm.:ÇAVUŞ ÜZÜMÜ
Kabuğu kırmızı ya da erguvani renkte olan ve sepicilikte kullanılan bir söğüt türü.:TAVULGA
Kabuğu ve kökü solucan düşürücü ilaç olarak kullanılan bir bitki,kadıntuzluğu,amberbaris.:SARIÇALI
Kabuğundaki zehirden ötürü bazen öldürücü de olabilen ve pişirilerek yenen tropikal bir meyve.:AKi
Kabuğundan düğme ve süs eşyası yapılan deniz kabuklusu .:ABALON
Kabuğundan elde edilen reçine hekimlikte kullanılan bir ağaç.:ASELBENT
Kabuğundan kinin çıkarılan bir ağaç. : KINAKINA
Kabuğunun üzeri pürtüklü,lezzetli bir tür turşuluk hıyar. :KORNİŞON
Kabuk. : KIŞIR
Kabukları yuvarlak ve yelpaze biçiminde bir deniz yumuşakçası.:TARAK
Kabuklulardan,makasları olmaması,duyargalarının daha uzun ve güçlü olmasıyla ıstakozdan ayrılan,eti için avlanan bir deniz hayvanı. : LANGUST
Kaburga altı. : DÖŞ
Kaburga ile kalça kemiği arasında kalan yer.:BÖĞÜR
Kaburga. : EĞE
Kaç,ne kadar anlamında bir belirteç.:NİCE
Kaçak mal.:ÇAPANAK
Kaçak tütün.:AYINGA
Kaçak,kaçmış olan :FİRARİ
Kaçırılmış,yakalanmamış.:EŞAPE
Kaçkar dağlarında ünlü bir yayla.:VERÇENİK
Kaçmaması için hayvanların ayağına takılan zincir,demir köstek.:BUKAĞI
Kadastro haritalarında parseller topluluğu.:ADA
Kadd-i dildara kimi arar dedi kimi elif./Herkesin maksudu bir amma rivayet muhtelif.(Kanuni Sultan Süleyman).
Kadeh.:PEYMANE.: KESİ
Kader, alınyazısı. : TECELLİ : FATALİTE
Kadercilik.:FATALİZM
Kaderi inkar ederek kul,ettiklerinin yaratıcısıdır diyen ve Tanrı’nın sıfatları konusunda sünnet ehlinden ayrılan bir felsefe.:MUTEZİLE
Kadı ya da hükümdar vekilliği. : NİYABET
Kadılar.:KUZAT
Kadın arkadaş. : NEDİME
Kadın baş süslemelerinde kullanılan, çene altından ve yanakların üzerinden yukarı doğru geçirilerek baş örtüsüne kancalanan, genellikle gümüşten yapılmış takı. : TOMAKA
Kadın başlı aslan heykeli.:SFENKS
Kadın başörtüsü. : YAŞMAK
Kadın dansçıların dans ayakkabılarının ucuna yerleştirilen ve ayağın yere en dar yüzeyiyle basmasına olanak veren,ustalık alıştırmaları yapmayı sağlayan destek.:POİNTE
Kadın düşmanlığı. : MİSOJİTİZM
Kadın erkek birlikte oynanan bir halk oyunu. : ACARA
Kadın giysilerinin etek ucu,kol gibi yerlerinde verev kesilmiş kumaştan yapılan süs.:VOLAN
Kadın giysisi,entari.:SUBUN
Kadın giysisi. : FİSTAN
Kadın hapishanesi. : İMAMEVİ
Kadın hastalıklarını konu edinen tıp dalı, nisaiye. : JİNEKOLOJİ
Kadın hükümdar.:MELİKE
Kadın keseleyici.:NATIR
Kadın kılığına girip oynayan erkek.:KÖÇEK
Kadın masajcı.:MASÖZ
Kadın saç tuvaleti. : MİZANPLİ
Kadın seslerinin en kalını ve sesi böyle olan sanatçı.: KONTRALTO
Kadın seslerinin en pes olanı. : ALTO
Kadın şapkalarına konulan ve yüzü örten ince tül. : VUALET
Kadın terzisi.:MODİSTRA
Kadın yeleği.:JİLE
Kadın.:ZEN
Kadında cinsel isteğin hastalık derecesinde artması. : UTEROMANİ
Kadında örtünme.:TESETTÜR
Kadının nikahlanınca kocasından hak ettiği para veya mal.:MEHR:MEHİR
Kadınlar hamamında hizmet eden ve müşterileri yıkayan kadın. : NATIR
Kadınlar, kızlar anlamında eski sözcük. : İNAS
Kadınlarda adet yokluğu. : AMENORE
Kadınlarda doğurmanın sona ermesi. : MENOPOZ
Kadınların ata binerken giydikleri bir ceketle uzun bir etekten oluşan kıyafet. : AMAZON
Kadınların genellikle başlarının arkasına taktıkları ek saç.:POSTİŞ
Kadınların genellikle bluz üzerine giydikleri yelek biçimindeki bir giysi türü.:JİLE
Kadınların kapalı giyinmesi.:TESETTÜR
Kadınların kaşlarını ya da saçlarını boyamak için sürdükleri siyah boya. : RASTIK
Kadınların özel gecelerde giydiği şık giysi veya tuvalet.: ABİYE
Kadınların sokağa çıkarken örtündükleri büyük ve dört köşe sınır.: CAR
Kadınların sokakta giydikleri mantoya benzer üst giysisi. : FERACE
Kadınların süs için saçlarının üstüne taktıkları,çeşitli renk ve biçimde yapılmış küçük başlık.:HOTOZ
Kadınların yüzlerine örttükleri peçe, yaşmak. : LİSAM
Kadınların yüzlerine sürdükleri allık:. GAZE
Kadınların,cildi pürüzsüz göstermesi,renk vermesi için yüzlerine sürdükleri yarı sıvı,yarı boyalı krem.: FONDÖTEN
Kadınsı davranışları olan erkek.:EFEMİNE
Kadırga balığı. : BALİNA:FALYANOS
Kadife balığı,yeşil sazan gibi adlar da verilen tatlı su balığı.:İNBALIĞI
Kadife,çuha,yün gibi kumaşların yüzeyindeki ince tüy. : HAV
Kadife. : VELUR
Kadifemsi bir görünüş kazandırılmış sığır derisi. : NUBUK
Kadifeye benzer uzun tüylü, yumuşak ve parlak bir kumaş. : PELÜŞ
Kadifeye benzer,döşemelik bir kumaş cinsi.:ŞÖNİL
Kadiri tarikatının kollarından biri.:ESEDİYE
Kadmiyum’un simgesi.:CD
Kafadanbacaklılardan,salyangoz kabuğu biçiminde kabuğu olan ve ahtapota benzeyen bir hayvan.:ARGONOT
Kafasının ön-art ekseni yan eksenine göre kısa olan kimse, kısakafalı.: BRAKİSEFAL
Kafatası kemikleşmeden önce kemiklerin birleşme yerlerinde bulunan kıkırdak bölüm.:BINGILDAK
Kafatasının biçimine bakarak insanın karakterini ve zihni yeteneğini inceleme.:FRENOLOJİ
Kafatasının art bölümünde ve beynin altında,hareket dengesi merkezi olan organ.:BEYİNCİK
Kafatasının biçimine bakarak insanın karakterini ve zihni yeteneğini inceleme.:FRENOLOJİ
Kafatasının içgüdü ve yeteneklerle olan ilgisini inceleyen bilim dalı.:KRANİYOLOJİ
Kafatasının içinde bulunan sinirsel organların tümü.:ANSEFAL
Kafatasının ön art ekseni,yan eksenine göre uzun olan kimse,uzun kafalı.:DOLİKOSEFAL
Kafes biçiminde bir tür el işi. : MUŞABAK
Kafkas çingenelerine verilen ad.: BOŞA
Kafkas müziğine özgü bir tür davul.:DOLİ
Kafkaslara özgü bir tür akordeon. : GARMONİ:GARMON
Kafkaslarda rastlanan bir çalgı.:DOMRA
Kafkasya’da sarp bölgelere kurulan dağ köyü.: AUL
Kafkasya’da yaşayan Müslüman bir halk. : LEZGİLER
Kağıt cilası.Hattatların kağıt cilalamakta kullandıkları özel bir bileşim. : AHAR
Kağıt oyunlarında ortaya para koyma.:DAV
Kağıt para koymaya yarayan cüzdan.:KAİMELİK
Kağıt parçası.:VARAKPARE
Kağıt süslemeciliğinde kitre,kola vs yapıştırıcılarla yoğunlaştırılmış su üzerine,neft yağı ile sulandırılmış yağlı boya damlatılarak yapılan ve kağıda geçirilen süs.:EBRU
Kağıt ya da zarf üstüne basılmış ad ve adres. : ANTET
Kağıt yada bez yapıştırmakta kullanılan,kaynatılmış nişasta bulamacı. : KOLA
Kağıt,kumaş veya plastik madde gibi değişik maddelerden yapılan ve deri üzerine gelecek yüzüne etken madde sıvanmış olan sargı.:SPARADRAP
Kağıtları bir arada tutturmaya yarayan çengel. : ATAŞ
Kağıtların yüzünü düzeltmekte kullanılan araç.:PESTEREK
Kağnı ve arabalarda iki tekerleği birbirine bağlayan ağaç dingil.:MAZI
Kahırlar. : SATAVAT
Kahkaha çiçeğine benzeyen bir süs bitkisi.:NOLANA
Kahraman,güçlü kimse.:BÖKE
Kahramanları çoklukla hayvanlardan seçilen,sonunda ders verme amacı güden,genellikle manzum hikaye.:FABL
Kahramanlık ve din konularında yazılıp bestelenen şiir veya bu şiirin orkestra eşliğindeki tek veya çok sesli bestesi.:KANTAT
Kahramanlık, savaş gibi konuları işleyen şiir türüne verilen ad. : EPİK
Kahramanlık.:CELADET.:HAMASET
Kahramanmaraş ilçesinde bir baraj.:SIR
Kahramanmaraş yöresine özgü tadı ekşimsi üzüm pekmezi.:RAVANDA
Kahramanmaraş yöresine özgü,kaynatılmadan güneş ısısıyla yapılan,tadı ekşimsi üzüm pekmezi.:RAVANDA
Kahve kreması.:MATE
Kahve tortusu. : TELVE
Kahve ve çayda bulunan,hekimlikte kullanılan,kasları sinirleri uyarıcı,mide salgısını ve metabolik hızı artırıcı etki yapan bir madde.:KAFEİN
Kahve,Hindistan cevizi,süt ve alkolden oluşan bir içki. :MALİBU
Kahveci tepsisi. : ASKI: FİNER
Kahverengi ve tüylü kabuğu olan C vitaminince zengin bir meyve. : KİVİ
Kahverengine bakan kırmızı kiremit rengi. : AŞI BOYASI
Kahverengiye çalan yeşil renkte olan.:KİMYONİ
Kahverengiye yakın yeşil renk.:ZEYTUNİ
Kahya.:KETHÜDA
Kakao,süt ve şekerden yapılan tatlı bir yiyecek türü.:ÇİKOLATA
Kakım, gelincik gibi hayvanların beyaz renkteki postu. : ERMİN
Kaktüs. : ATLAS ÇİÇEĞİ
Kaktüsgillerden,yaprakları etli ve yayvan dikenli bir bitki ve bu bitkinin kalın,dikenli kabuğu olan tatlı yemişi.:FRENKİNCİRİ:FİRAVUNİNCİRİ:HİNT İNCİRİ
Kaktüslerde bulunan dikenli iğne.:SETULA
Kakül.:PERÇEM
Kalabalık çok sayıda askere sahip ordu” anlamında eski bir sözcük. : AREMREM
Kalabalık korkusu. : OKLOFOBİ
Kalabalık korkusu.:DEMOFOBİ
Kalabalık yerlerde sürtünerek doyum sağlamayı amaçlayan ve argo’da fortçuluk adı verilen cinsel sapıklık.:FROTORİZM
Kalabalık,yoğun insan topluluğu. : MAŞER : MAHŞER
Kalay oksit katılarak donuklaştırılmış yada kemik tozu katılarak yarı donuk hale getirilmiş cama verilen ad. :OPALİN
Kalayın simgesi. : SN
Kalbin atışlarını yavaşlatan,sindirim sistemini ve salgıları düzenleyen sinir sisteminin adı.:PARASEMPATİK
Kalbin gevşeyip kasılmasından ileri gelen kımıldanışı,vuruş.:VURU
Kalbur ve elek üzerinde kalan iri taneler.:İRİNTİ
Kalbur ve tef gibi şeylerin tahta çemberi.:KASNAK
Kalburdan geçmiş tahıl.:ELENTİ
Kalça kemiği, bel kemiği. : OMA
Kaldıraç. : MANİVELA
Kaldırılmış. : MÜLGA
Kaldırma, giderme. : REF
Kale çukuru. : MELE
Kale duvarlarında düşmana ok atmak için açılmış olan delik.:DARBAKAN
Kale hendeği.:OR
Kale kulesi.:BURÇ
Kale muhafızı.:DİZDAR
Kale, duvar. : BAR
Kale,hisar,küçük kent anlamına gelen ve bazı yer adlarında kullanılan sözcük.:BURGAZ
Kalelerde mazgal ve mazgal siperlerinin oluşturduğu girintili çıkıntılı dış duvarların üst bölümü,kale korkuluğu.:BARBATA
Kalenderler.: RİNDAN
Kalevi. : ALKALİK
Kalıba dökme. : İSAĞA
Kalıba dökülerek dondurulmuş kremayla yapılan pasta.:PARFE
Kalıcılık, ölmezlik: BEKA
Kalımlı.:PAYİDAR
Kalın bağırsak iltihabı : KOLİT
Kalın biçilmiş uzun tahta. : KALAS
Kalın bir değnek üzerine monte edilmiş dört telli ve sesi yankılayan iki asmakabağı olan gitar.:VİNA
Kalın gözleme.:BAZLAMA
Kalın kabuklu olgun kavun.:DİVLEK
Kalın kafalı,ahmak, anlayışsız,ebleh.:GABİ: GABİYE
Kalın kum. : KAYIR
Kalın öğütülmüş buğday. : İRMİK
Kalın sopa,değnek.:MATRAK
Kalın su buğusu. : SELİS:KÜNK
Kalın tüylü battaniye. : VELENSE
Kalın ve dar tahta. : LATA
Kalın ve enli diken.:OMÇA
Kalın ve ensiz bir kumaş cinsi.:KUTNU
Kalın ve kaba kumaş. : ABA
Kalın,kısa ve düzgün sopa.:LOBUT
Kalın,tok ve gür erkek sesi.:DAVUDİ
Kalınbağırsağın son bölümü. : REKTUM
Kalınca bir bambudan yapılmış Japon flütü.:ŞAKUHAÇİ
Kalınca kabuklu,iri ve uzunca taneli bir tür üzüm.:RAZAKI
Kalınca ve açık saman renginde ipekten yapılan yarı mat bir kağıt türü. : ABADİ
Kalıntılar.:BAKAYA
Kalıp çıkarma işi. : MULAJ
Kalıp işlerini önce kauçuğa,kauçuktan da kağıda geçirmeye dayanan çift kopyalı baskı yöntemi,düz baskı.:OFSET
Kalıplaşmış,basmakalıp.:KLİŞE
Kalıpta pişen bir tür meyveli pasta. : TART
Kalıtım bilimi.:GENETİK
Kalıtım, soya çekim. : İRS:GEN
Kalıtımın maddi temeli olan ve kromozomları oluşturan maddenin kısa yazılışı. : DNA
Kalıtımla ilgili olmayan değişiklik.:MODİFİKASYON
Kaliforniya’da yetişen ve kaliteli bir şarap veren üzüm cinsi.:ZİNFANDEL
Kaliforniya’da yetişen,yüksek boylu ve çok uzun ömürlü kozalaklı bir ağaç türü.:SEKOYA
Kaliforniyum’un simgesi.:CF
Kalite. : NİTELİK
Kaliteli bir kahve cinsi. : ARABİKA
Kalkan balığının yavrusu. : PARPA
Kalkan ve zırh gibi koruma aracı. : YAT
Kalkerli taş yüzeyine sert bir cisimle kazındıktan sonra basılmış olan yazı,resim,taş basması.:LİTOGRAFYA
Kalkerli ve jipsli kayaçlarda oluşan, huni yada çanak benzeri çöküntü. : DOLİN
Kalori. : ISIN
Kalp atışının dakikada en çok 90 olan normal atışını aşması.:TAŞİKARDİ
Kalp atışlarındaki düzensizlik ve eşitsizlik.:ARİTMİ
Kalp kası.: MİYOKART:MİYOKARD
Kalp kasına oksijence zengin kan taşıyan iki damarın ortak adı.:KORONER
Kalp kasını doğrudan doğruya kaplayan perikardın üst tabakası. : EPİKART
Kalp kasının kasılma devresinden biri.Kalp kasının kasılması. : SİSTOL
Kalpte sol kulakçık ile sol karıncık arasını kapayan kapak.:MİTRAL
Kalsiyum karbonat hamurundan yapılan bir tür renkli kalem.:PASTEL
Kalsiyum ve magnezyumlu karbonat bileşiminde bir mineral. : DOLOMİT
Kalyon cinsinden küçük savaş gemisi. : BARÇA
Kam. : DİLEK
Kamaralarla alt güverteyi aydınlatmak için bordalardan ve güvertelerden açılan yuvarlak pencere. : LOMBOZ
Kamboçya’nın para birimi.:RİEL
Kamelya.:JAPON GÜLÜ
Kamer takviminin birinci ayı,aşure ayı.:MUHARREM
Kamış düdük.:NAL
Kamış elek. : TEPİR
Kamış kalem.:MİZBER
Kamış kemiği.:FİBULA
Kamış yada benzeri nesneden yapılmış düdük.:ZIBIK
Kamıştan yapılmış çift düdük ve tulumdan oluşan,tiz sesli,nefesli bir çalgı türü.:GAYDA
Kamıştan yapılmış kulübe. : HUĞ
Kampus. : YERLEŞKE
Kamu görevlilerinin işlem ve davranışlarının yasalara uygun olup olmadığını araştırmaya ve uygunluğu sağlayıcı yolları önermeye yetkili denetçi.:OMBUDSMAN
Kamu hizmetlerine harcanmak için hükümetin,yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya veya bazı malların fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan herkesten topladığı para.:VERGİ
Kamu idaresinin,özel kişilere ait taşınır malların mülkiyetini,taşınmaz malların ise kullanma hakkını kamulaştırması işlemi.:İSTİMVAL
Kamu kuruluşlarının ve devlet memurlarının temel hak ve yükümlülüklerini belirleyen yasalar,tüzükler ve yönetmelikler bütünü.:STATÜ
Kamu yararı için Kızılderililerin tabi tutuldukları zorunlu çalışma :MİTA
Kamuflaj.:ALALAMA
Kamulaştırma.:İSTİMLAK
Kan aktarımı. : TRANSFÜZYON
Kan almak,aşı yapmak veya küçük apseleri açmak için kullanılan ufak bıçak.:NEŞTER
Kan bilimci. : HEMATOLOG
Kan çökeltisi. : SEDİMANTASYON
Kan dinmezliği. : HEMOFİLİ
Kan grubunda sabit işaret.:RH
Kan işeme. : HEMATÜRİ
Kan kanseri: . LÖSEMİ
Kan kardeşi. : KANKA
Kan korkusu.:HEMATOFOBİ
Kan kurutan.: ADAMOTU
Kan oturması nedeniyle deride oluşan kızarıklık.Deri döküntüsü. : ERİTEM
Kan pıhtısı:. TROMBUS .:ALEKA
Kan taşı.:HEMATİT
Kan ve lenf gibi vücut sıvılarında bulunan çekirdekli,yuvarlak hücre,lökosit.:AKYUVAR
Kan.:HUN
Kana kırmızı rengini veren çekirdeksiz,yuvarlak,küçük hücre.:ALYUVAR
Kanada Eskimolarının geçici kış evleri veya av bölgesi konutları.:İGLU
Kanada Kayalık Dağlarının en yüksek tepesi.:ROBSON
Kanal,ark,su yolu.:AKAÇ
Kanama. : NEZİF
Kanamaya bağlı büyük lekeler,çürük.:EKİMOZ
Kanarya sevenler derneği.: SERİNOFİL
Kanatları küt olduğu için uçamayan,bacakları güçlü,Yeni Zelanda’da yaşayan bir kuş.:KİVİ.:APTERİKS
Kanatların bağlı bulunduğu kapı yada pencere çerçevesi. KASA
Kanatlarının üstü ve boynu kırmızı renkli küçük bir kuş.:ALAMECEK
Kanaviçe veya telleri sayılabilecek türde kumaş üzerine renkli iplikle yapılan özel bir işleme.:GOBLEN
Kanaviçe, el işleri için kullanılan seyrek dokunmuş keten bezi. : KANAVA
Kanda alyuvar sayısının azalmasından ileri gelen,genellikle genç kızlarda görülen kansızlık.:KLOROZ
Kanda asalak bulunması. : PARAZİTEMİ
Kanda hastalık yapan bir bakteri bulunmasından ileri gelen her türlü hastalık. : SEPTİSEMİ
Kanda şeker miktarını ayarlayan hormon. : ENSÜLİN
Kanda,lenfte,safrada v.s.’de bulunan bir protein türü.:GAMAGLOBÜLİN
Kandaki alkol oranını ölçmekte kullanılan birim.:PROMİL
Kandaki ürik asit miktarı.:ÜRİSEMİ
Kandaş toplumlarda,özellikle öbür dünyayla ilişki kurma ve şifa verme yeteneği taşıdığına inanılan,ayin ve törenleri düzenleyen kişi.:ŞAMAN
Kandil çiçeği de denilen bir kır bitkisi.:CİVANPERÇEMİ
Kanguru derisine verilen ad. :VALABİ
Kanı fazla insan.:DEMENİ
Kanı,kan yapıcı organları ve bunların hastalıklarını konu alan bilim dalı. : HEMATOLOJİ
Kanın hemoglobinle renklenmiş kırmızı yuvarı. : HEMATİ
Kanıtlanabilir bilimsel önerme.:TEOREM
Kanla beslenen. : HEMATOFAJ
Kanlı basur hastalığı.:İĞİNİK
Kanlı basur. : DİZANTERİ
Kansızlık. : ANEMİ
Kant’ın doğmatizmin ve kuşkuculuğun karşısına koyduğu felsefe yöntemi. : KRİTİSİZM
Kantoda doğu giysileriyle yapılan dansın adı. : ARABİS
Kanun, santur gibi yatırılarak çalınan sazların ortak adı. : YATUK
Kanun,kural,mantık ölçülerine dayanmayan.:KARAKUŞİ
Kanuna benzeyen,tokmaklarla çalınan bir tür telli çalgı.:SANTUR
Kanuni Sultan Süleyman’ın şiirlerinde kullandığı mahlas.:MUHİBBİ
Kanunlarla belediyeye verilmiş emir ve yasakları belediye sınırları içerisinde takip etmekle görevli kolluk kuvveti.:ZABITA
Kanunsuz işlerle uğraşan kimselerden oluşan çete. : GANG
Kanyon.:KAPIZ
Kapadokya bölgesinde bir ilk çağ kenti. : ANİSA
Kapalı bir yerdeki akışkanın basıncını ölçmeye yarayan aygıt.:MANOMETRE
Kapalı elin aldığı miktar. : SIKIM
Kapalı formülleri aynı,açık formülleri farklı olan maddelerin başka başka özellikler göstermesi olayı.:İZOMERİ
Kapalı jimnastik ayakkabısı. : KES
Kapalı olarak yapılan veya söylenen,dolayısıyla anlatılan,kapalı,gizli.:ZIMNİ
Kapalı yerlerde bulunmadan duyulan korku. : KLOSTROFOBİ
Kapasite. :SIĞA
Kapı kolunun altına monte edilen metal parça.:ROZET
Kapı mandalı. : TIRKAZ
Kapı önlerine yapılan masif seki.:ÇUTRA
Kapı önü,eşik anlamında eski sözcük. :ASİTAN
Kapı sürgüsü.:KÜSKÜ
Kapı ve pencerelerin ağaç,taş yada betondan üst eşiği,boyunduruk.:LENTO
Kapı ve pencerelerin üst eşiği. : LENTO
Kapı ve pencerelerin üstüne atılan ağaç ya da beton destek. : ATKI
Kapı veya dolap kanatlarının kenarına çakılan çıta.: BİNİ
Kapı vs şeyleri kapalı tutmaya yarayan,döner tahta veya metal parça.:MANDAL
Kapı yada pencere boşluğu.:AÇIT
Kapı yada pencere gibi açıklıkların üzerine konulan ağaç,taş veya beton kiriş,lento.:BOYUNDURUK
Kapı, geçit, boğaz, : BAB: DER
Kapı, pencere ya da kapak kenarlarına açılan dik açılı girinti. : LAMBA
Kapı,dolap gibi şeylerin kanatlarına çakılan çıta.:BİNİ
Kapıcı.:BEVVAP
Kapıların halka biçiminde tutulacak yeri.:KULP
Kapının,pencerenin dışarıdan açılmasını engellemeye yarayan ve çengele benzeyen küçük aygıt.:TIRKI
Kaplama olmayan.:SOM
Kaplama yada doldurma olmayan. : MASİF
Kaplamada kerestesinden yararlanılan bir sıcak iklim ağacı.:TİKAĞACI
Kaplarda su nedeniyle oluşan tortu. : BAR
Kaplıca, ılıca.: ÇERMİK:BANA
Kaplumbağa kabuğu.:BAĞA
Kapsam. : ŞÜMUL
Kapsama, içerme, içine alma. : TAZAMMUN : TEŞMİL
Kapsız yorgan. : MİTİL
Kaptanın ve tayfaların, gemi sahibine ya da sigorta ortaklığına bilerek verdikleri zarar.:BARATARYA
Kaput,prezervatif. : KONDOM
Kar ayaklığı./Tokaçlı kar ayakkabısı. : LEKEN
Kar’ın doğusunda ünlü antik kent. : ANİ
Kara bulut. : NİMBÜS
Kara elmas. : KARBONADO
Kara kurbağası.:OTLUBAĞA
Kara ordusu. : NİZAMİYE
Kara tavuk da denilen bir kuş.:BAKAL
Kara yemiş ağacı. Süs bitkisi olarak bahçelerde yetiştirilen küçük bir ağaç. : TAFLAN
Kara yumuşakçası. : ENA
Kara,siyah.:ESVED
Karaağaçgillerden buruk lezzette meyvesi olan bir ağaç türü.:ÇİTLEMBİK
Karabibere benzeyen bir baharat türü.:KEBABE
Karabuğdaygillerden,20-40 cm yükseklikte,basit yapraklı,kökü sürgün kesici olarak kullanılan ağaççık.:RATANYA
Karabuğdaygillerden,büyük yapraklı bir bitki.:RAVENT
Karabulut.:NİMBÜS
Karabük’ün Safranbolu ilçesinde bir mağara. : MENGİLİS
Karaciğerinden balık yağı çıkarılan bir balık. : MORİNA
Karadeniz bölgesinin dağlık kesimlerinde görülen dağınık kırsal yerleşme tipi.:DİVAN
Karadeniz Ereğlisi’ne özgü,ketenle dokunan ve giysi yapımında kullanılan bir bez.:ELPEK
Karadeniz kıyısı halkının giydiği dar paçalı potur. :ZIPKA
Karadeniz yöresinde haşlanmış mısıra verilen ad.: KOLİVA
Karadeniz yöresinde kadınların kullandığı iki renk üzerine çubuklu pamuklu peştamal.:FUTA
Karadeniz yöresinde patlamış mısıra verilen ad.:PAFULİ
Karadeniz yöresine özgü bir tür erkek ayakkabısı. : ÇAPULA
Karadeniz yöresine özgü, yontulmamış ağaç gövdelerinin üst üste oturtulmasıyla yapılan ev.:ÇANTI
Karadeniz yöresine özgü,aynı adlı taş üzerinde pişirilen mısır ekmeği.:BİLEKİ
Karadeniz yöresine özgü,mısır ununa çeşitli sebzeler karıştırılarak yapılan bir ekmek.:LAMES
Karadeniz yöresine özgü,pekmezle yapılan aşuremsi bir tatlı.:TERMONİ
Karadeniz’de kereste taşımakta kullanılan bir tür küçük mavna.:İNEBOLU KÜTÜĞÜ
Karadeniz’de yetişen ve derideki tahrişleri iyileştirmekte kullanılan otsu bir bitki.:LİVERA
Karadeniz’in bazı bölgelerinde yetiştirilen bir tür koyun.:HERİK
Karadeniz’in kuzeyindeki iç deniz. : AZAK
Karagöz balığına benzer bir Akdeniz balığı. : ÇİPURA
Karagöz balığının yavrusu.:KAÇİKOROZ
Karagöz oynatan kimse. : HAYALCİ : HAYALİ
Karagöz oyununda kullanılan tiz sesli kamış düdük.: NAREKE
Karagöz ve ortaoyununda Ermeni tiplemesine verilen ad. : HAY
Karagöz ve ortaoyununda Yahudi tiplemesine verilen ad. : CUD
Karagöz,orta oyunu,tuluat gibi seyirlik oyunlarda lafı açan ve karşıdakine nükte yapma fırsatı vererek konuşan kişiye verilen ad.:ŞİRİNKAR
Karagöz’ün başlığı. : IŞKIRLAK
Karagözdeki kambur ve cüce tip. : BEBERUHİ
Karahindiba’nın sebze olarak yenen yaprakları. : RADİKA
Karakalem resimde cizgiyi ya da pastel boyasını yaymak için kullanılan kendi üzerine sarılmış kağıt ya da der. : ESTOMP
Karakehribar da denilen ve sigaralık,tespih,takı yapımında kullanılan linyit türü.:OLTUTAŞI
Karakış.:ZEMHERİ
Karakter çözümlemesi ya da geleceği önceden bilmek amacıyla sayıların kullanılması.:NÜMEROLOJİ
Karakter, huy, yaratılış. : SECİYE
Karakul kuzusunun kıvırcık ve parlak postu. : ASTRAGAN
Karaları çevreleyen ve karalardan sayılan, 200 metre derinliğe kadar olan sığ deniz dipleri.:ŞELF
Karaman’da Yörükler tarafından dokunan bir cins halı.:TÜLÜ
Karaman’ın Ermenek ilçesinde,Türkiye’nin en uzun mağaralarından biri.:MARASPOLİ
Karaman’ın eski adı.:LARENDE
Karaman’ın Taşkale beldesinde,dik bir kaya kütlesine kat kat odacıklar biçiminde oyulmuş mağaralara verilen ad.:MANAZAN
Karaman-Silifke karayolunda yüksek bir dağ geçidi. : SERTAVUL
Karamsarlık,kötümserlik.:PESİMİZM
Karamsarlık.:PESİMİZM
Karanfilgillerden,bazı türleri bahçelerde süs olarak dikilen bir bitki.:HÜSNÜYUSUF
Karanlık,gizli,belirsiz.:MUZLİM
Karanlık. : ZİFİR
Karanlık.:ZULMET
Karar veremeyen,mütereddit.: DURUKSUN
Karargah.:MAKAR
Kararlaşmış,kararlaştırılmış.:MUKARRER
Kararlılık. : İSTİKRAR
Kararsız. : MÜTEREDDİT
Kararsızlık, tereddüt. : İKİRCİK
Karasal.:BERRİ
Karasergi” de denilen, siyah, yuvarlak ve ekşi bir üzüm cinsi. : KARAPARMAK
Karasevda. : MALİHÜLYA : MELANKOLİ
Karate sporunda,çeşitli hareketler ve figürlerden oluşan yarışma dalı.:KATA
Karate,judo gibi dövüş sporlarında vuruş,darbe anlamında kullanılan terim.:ATE
Karateci.:KARATEKA
Karatede yumruk ve tekme atma gibi dövüş tekniklerinin uygulandığı yarışma.:KUMİTE
Karayip Adalarında yaşayan yerli bir halk.:KALİNA
Karayla toprakla ilgili. : BERRİ
Karayolunda oluşmuş çukurlar ve tümsekler.:KASİS
Karbon ,fosfor gibi maddelerin,fiziksel bakımdan ayrı özellikler gösterebilmesi durumu.:ALOTROPİ
Karbonatlı kum taşı. : MOLAS
Karbonil grubuna iki alkol kökünün bağlanmasıyla türeyen bileşik. : KETON
Kardeş çocuklarının birbirlerine göre her biri.:BÖLE
Kardeş” anlamında yerel sözcük. : KADA
Kardinal başlığı.:BARATA
Kare : DÖRDÜL.
Karelere ayrılmış zemin üzerinde on altı taşla iki kişi arasında oynanan oyun.:DAMA
Kargabükenden çıkarılan etkili bir zehir.:STRİKNİN
Kargagillerden,karnı beyaz,kanatları ve kuyruğu kül rengi diğer yerleri parlak,kara uzun kuyruklu kuş.: SAKSAĞAN
Karı ile kocadan her biri.:IRS
Karı kocanın baba ve analarının her biri.:DÜNÜR
Karı, eş. Kadın. : AVRAT
Karın üstü kaslarının veya boğazın kasılmasına yol açan,paniğe kapılma şeklinde görülen ruhsal ve fiziksel rahatsızlık.: ANGUAZ
Karın zarı iltihabı. : PERİTONİT
Karın zarı. : PERİTON
Karın.:BATIN
Karınca yiyen hayvan. : TAPİR : NUMBAT
Karınca yuvası.: KÖRE
Karınca. : MUK
Karından bacaklı bir yumuşakça cinsi. : RAPANA
Karındanbacaklı yumuşakça cinsi.:NERİTA
Karındanbacaklı yumuşakça türü.:OTİNA
Karışık durum.:CURCUNA
Karışık iş. :ÇAPARIZ
Karışık olduğu için kolayca çıkılamayan yer.:LABİRENT
Karışık renkli,birkaç renkli iplikten yapılmış dokuma. : ALACA
Karışıklık, kargaşa. : KAOS
Karma, karışık. : MUHTELİT
Karmaşık desenli bir kumaş türü.:JAKAR
Karmaşık sistemlere uygulanan ve “güdümbilim” de denilen denetim kuramı. : SİBERNETİK
Karmaşık sorunların çözümünde ve incelemesinde bilimsel ve özellikle matematiksel yöntemlerin uygulanması.: YÖNEYLEM
Karmaşık.:KOMPLEKS
Karnı geniş testi.:AMFOR
Karnı şiş,altı düz su kabı. : FIÇI
Karnın açılması. : LAPARATOMİ
Karnıyarık yemeği.:KISTIRMA
Karpuz,kavun ve ham incir kurutulup pekmezle kaynatılarak yapılan bir tatlı.:İLENDE
Kars ve Ardahan yöresinde yaşayan Türkmen kökenli bir halk.:TEREKEMELER
Kars ve çevresinde yaygın bir halk oyunu.:ARZUMANİ
Kars ve yöresinde yaşayan Türkmen kökenli bir halk.:TEREKEME
Kars yöre sine özgü bir halk oyunu. : ASKERANİ
Kars yöresi halk oyunu. :ATABARI
Kars yöresinde oynanan bir halk oyunu.:TEREKEME
Kars yöresine ait bir kalk oyunu.:AKMA
Kars yöresine özgü tandırda pişirilen bir tür pide.:KALIN
Kars yöresine özgü,tuzlu ve yumuşak bir peynir cinsi.:ŞOR
Kars, Ardahan ve Iğdır yörelerinde yetiştirilen beyaz yünlü koyun cinsi. : TUJ
Kars, Erzurum ve Ağrı yöresine özgü türkülü bir halk oyunu. : ENZELİ
Kars’ın Akyaka ilçesinde,yüzlerce kuş türünü barındıran bir göl.:KUYUCUK
Kars’ın Sarıkamış ilçesinde kayak merkezi olan dağ.:CIBILTEPE
Karşı eylem, tepki. : AKSÜLAMEL
Karşı gelmek.:ÇEMKİRMEK
Karşı koyan , karşı çıkan :. MUARIZ
Karşıdakine vurmak için parmaklara geçirilen demir parçası. : MUŞTA
Karşılığı ödenmemiş bir poliçeden dolayı, hak sahibince sorumlu kişilerden birine çekilen yeni poliçe. : RETRET
Karşılık olma, karşılama. : TEKABÜL
Karşılıklı alıp verme. : TEATİ
Karşılıklı iki yandan her biri. : GEÇE
Karşılıklı yer değiştirme. : BECAYİŞ
Karşılıklı.:MÜTEKABİL
Karşısındakine vurmak için özel olarak açılmış deliklerine parmakların geçirilmesi ile kullanılan demir parçası.:MUŞTA
Karşıtlık. : TEZAT
Kartal takımyıldızının eski dildeki adı.:UKAB
Kartal,atmaca,çaylak gibi yırtıcı kuşlara verilen ad.:ÇALAĞAN
Kartalgillerden,leşle beslenen bir kuş.:KERKENEZ
Karton,tahta veya plastikten yapılan,üzerine şerit,iplik vs sarılan koni veya silindir.:MASURA
Karyokinez bölünme sırasında hücre çekirdeğinin içinde beliren ve kromatin ipliklerinin parçalara ayrılmasıyla oluşan,bazı yeteneklerin yeni bireylere geçmesine yarayan,kıvrık çubuk biçimindeki cisim.:KROMOZOM
Karyokinez. :MİTOZ
Kas ağrısı.:MİYALJİ
Kas faaliyeti. : KİNEZİ
Kas yapılı ur. : MİYOM
Kasap.:CEZZAR
Kasaplık hayvanlarda karnın içinde,belkemiğinin iki yanından aşağıya doğru uzanan ve yumuşaklığı dolayısıyla beğenilen et bölümü. : BONFİLE
Kasaplık hayvanlardan çıkarılan iç yağı.:ÇÖZ
Kasaplık hayvanların budu.:JİGO
Kasaplık hayvanların kesilmiş ayağı.:PAÇA
Kasaplık hayvanların omurga kemiğinin iç tarafından elle çekilip çıkarılan,en ideal kebaplık et.:KÜŞNEME
Kasaplık hayvanların sırtında,dikensi çıkıntı boyunca iki yandaki et.:FİLETO
Kasaplık hayvanların timüs ve pankreas bezlerine verilen ad.: UYKULUK
Kasatura, bıçak gibi kesici silahların uzun ve keskin bölümü.: NAMLU
Kasık biti. : KIRKAYAK
Kasık lenf bezlerinin iltihaplanması.:HIYARCIK
Kasık.,: ANE
Kasım patına benzer bir çiçek. : PAT
Kasımpatına verilen bir başka ad.: KRİZANTEM
Kasları vücuttaki öbür organ ve dokulara bağlayan yapı,kiriş.:TENDON
Kasların kasılmasını giderici, hekimlikte kullanılan bitki. : TATULA
Kasların,özellikle diz kaslarının iradesiz kasılması.: SPAZM
Kasnağa gerilmiş kumaşa iğne veya tığla yapılan bir tür nakış. : SÜZENİ
Kastamonu ilçesinde bir baraj.:KARAÇOMAK
Kastamonu ilinde bir kanyon ve mağara.:KARACEHENNEM
Kastamonu ilinde bir sulama barajı.:ASAR
Kastamonu yöresine özgü,mercimek ve pirinçle yapılan bir çeşit çorba.:ANAKIZ
Kastamonu’nun Cide ilçesinde, doğal güzelliğiyle tanınmış bir koy. : GİDEROS
Kastamonu’nun Abana ilçesinde bir iskele.:İLİŞİ
Kastamonu’nun bir ilçesi. : ABANA : DADAY:ARAÇ:CİDE:AZDAVAY:AĞLI
Kastamonu’nun Cide ilçesinde doğal güzelliğiyle tanınmış bir koy.:GİDEROS
Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesinde bir mağara.:ILGARİNİ
Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesinde ünlü bir kanyon.:VALLA
Kastamonu’ya özgü bir cins bulgur.:SİYEZ
Kastamonu’ya özgü tavuk ya da hindi eti ve yufkayla yapılan bir yemek.:BANDUMA
Kastamonu-Bartın Küre dağları milli parkında,mağaralarıyla ünlü bir kanyon.:ARIT
Kastanyet eşliğinde bir kişi tarafından yapılan İspanyol dansı.:OLE
Kaş boyası. : MASKARA
Kaş kemerinin altına sıkıştırılarak kullanılan gözlük camı. : MONOKL
Kaş-Fethiye arasında uzanan kumsala ve burada kurulmuş önemli bir Likya kentine verilen ad.:PATARA
Kaşındırıcı bir deri hastalığı.: UYUZ
Kat kat ayrılabilen şeylerde kat.:YABRAK
Kat kat çakıl ve kumdan oluşmuş yer kıvrımı.: OS
Kat, makam. : ORUN
Katalog. : FİHRİST
Katar’ın başkenti.:DOHA
Kategori, grup… : ULAM
Katı bir şeyi dikerken iğne geçirecek yeri delmek için kullanılan,çelikten yapılmış,sivri uçlu ve ağaç saplı araç.:BİZ
Katı,hoşgörüsüz düşünce.:SEKTER
Katılaşmakta olan bir sıvıda cisimler kristalleştikten sonra arta kalan çökelti. :ANASU
Katılma,karışma.:İLTİHAK
Katılmış, ulanmış parça. : EK
Katılmış,ulanmış,eklenmiş.:MUNZAM
Katışıksız, saf. yalın. : MAHZ: RAİK
Katışıksız.:HALİS
Katışıksız.:SOM
Katil balina” da denilen bir balina türü. : ORKA
Katip. : YAZMAN
Katipler.:KETEBE
Katmanlar halinde dilinebilen, ince taneli ve kristal yapılı kayaç. : ŞİST
Katmanlarında içi içe daireler bulunan billurlaşmış bir kalker türü. : SİPOLİN
Katmanlı kayaçların içeri doğru çukur ve alçak bölümü. : İNEÇ
Katmerli bitkilerin en iç bölümü.:CÜCÜK
Katolik Arnavutlar. : MALİSOR
Katolik kilisesinde bağış karşılığında günahlardan kurtulma. : ENDÜLJANS
Katolik Kilisesinin başkanı.: PAPA
Katoliklerde ölüler için yapılan dua, bu duaya özgü müzik . Ölünün hatırasına yapılan tören.:REQUİEM
Katoliklerde kendini dine adayan ve manastırda yaşayan kadın. : SÖR
Katoliklerde,bir bölgenin din işlerine başkanlık eden,papazlığın en yüksek aşamasında olan din görevlisi.:PİSKOPOS
Katotta toplanmış iyon. : KATYON
Katran ve diğer organik maddelerin buharlaşmasından elde edilen,kolay kırılan,az ısı ile eriyen,katı siyah parlak madde.:ZİFT
Katran,petrol,neft gibi maddelerden çıkarılan,katı ,beyaz,yarı saydam,buharı parlak bir alevle yanan,kimyasal etkenlere karşı ilgisiz,katı hidrokarbon.:PARAFİN
Katranla kıldan yapılan ve kalafat işlerinde kullanılan bir tür macun. : BİLAR
Kauçuk ağacının ve bazı bitkilerin genellikle süt görünümünde olan öz suyu.:LATEKS
Kauçuk meme.:EMZİK
Kauçuk,ipek,pamuk veya yün karışımı bir kumaş türü.:LASTEKS
Kauçuklu yağmurluk. : GAMSELE
Kavalılar’a mensup Mısır valilerine babadan oğula geçmek üzere 1867’de verilen resmi unvan.:HİDİV
Kavgacı.:ÇAKTAK.:ÇATAK
Kavim. : BUDUN
Kavimleri karşılaştırarak inceleyen,kültür oluşumlarını araştıran bilim.:ETNOGRAFYA
Kavisli,eğri,eğmeçli.:MUKAVVES
Kavisli,kısa,uç bölümü geniş,kabzasına doğru daralan bir tür kılıç.: PALA
Kavram. : MEFHUM : NOSYON
Kavram;bir şey hakkında kabul edilen genel fikir.:KONSEPT
Kavramcılık.:KONSEPTUALİZM
Kavrayış. : İDRAK
Kavrulmamış et,kavurma. : SIZGIT
Kavrulmuş Antep fıstığı özünden yapılan ve hazmı kolaylaştırması için tüketilen bir tür kahve.:MENENGİÇ KAHVESİ
Kavrulmuş buğday,mısır.:KAVURGA
Kavrulmuş soğan ve salçayla pişirilen et yemeği. : YAHNİ
Kavşak. İki yolun birleştiği yer. : ÇAT .: ÇATAK
Kavuk,fes gibi bazı başlıkların üzerine sarılan tülbent,abani veya şala verilen ad.:SARIK
Kavun ve ahududu karışımı bir tada sahip olan, C vitaminince zengin tropikal meyveye verilen ad. : PEPİNO
Kavun,karpuz,kabak gibi bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları.:KÖKEN
Kavuniçi ile pembe arası renk.:YAVRUAĞZI
Kavuşma,buluşma.:TELAKİ
Kaya ardıcı da denilen göçmen bir kuş.:TAŞKIZIL
Kaya balığı. : TOKMAKBAŞ
Kaya hanisi. : LAGOS
Kaya lifi.Taş pamuğu. : ASBEST
Kaya ve ağaç kovuklarında su birikintisi. : KAK
Kayabalığının bir çeşidi. : AZMANKAYA
Kayaç katmanlarının kırılmadan yukarı doğru kabarması sonucunda ortaya çıkan elips biçimli yapıların ortak adı. : DOM
Kayaç katmanlarının kırılmadan yukarı doğru kabarması sonucunda ortaya çıkan yeryüzü şekli.:DOM
Kayaç. : LİPARİT
Kayaçların erimesiyle yer altı akıntıları olan kireç taşı ve dolomit bölgesi.:KARST
Kayak ve kros ile ateşli silah nişancılığı dallarını kapsayan kış sporları karşılaşması.:BİATLON
Kayak sporunda bir yarış dalı. : SLALOM
Kayak. : SKİ
Kayakeleri” de denilen bir cins kertenkele. : AGAMA : BUKALEMUN
Kayalık kıyılarda , sığ sularda yaşayan 25-35 cm uzunluğunda kırmızı benekli,mavi veya yeşil bir balık. : LAPİNA
Kaygı,üzüntü.: STRES
Kaygusuz Abdal’ın kimi şiirlerinde kullandığı mahlası. : SARAYİ
Kayı boyuna bağlı olan ve Anadolu’nun çeşitli yörelerinde yaşayan büyük bir aşiret.:KARAKEÇİLİ
Kayık,mavna ve küçük gemilerin karaya çekildikleri yer. : ÇEKEK
Kayık.:SANDAL
Kayık.:ZEVRAK
Kayıkta dümen kolu. : YEKE
Kayıngillerden,ılıman iklimlerde yetişen bir orman ağacı ve bu ağacın yenilebilen meyvesi.:KESTANE
Kayısı ağacının Akdeniz ülkelerinde yetiştirilen küçük meyveli bir türü.:ZERDALİ
Kayısı ve kuzu etiyle yapılan bir tür yahni.:MİŞMİŞİYE
Kayısı, erik, zerdali gibi meyvelerin kurusu. : ÇİR
Kayısı.:ZERDALİ
Kaymakam : İLÇEBAY.:KAİMMAKAM
Kaymakam.:KAİMMAKAM
Kaynağı mitolojik çağlara dayanan kirişli bir çalgı. : LİR
Kaynak kitap. : MEHAZ
Kaynak kitap.:MEHAZ
Kaynak taşı,su mermeri.:ALBATR
Kaynak yapımında,metalleri kesme ve eritme işlemlerinde kullanılan,alev püskürten araç.:ÜFLEÇ
Kaynak,pınar.:BULAK
Kaynak,pınar.:EŞME
Kaynaklar,kaynakça.:BİBLİYOGRAFYA
Kaynar suda haşlanıp üzerine yağ gezdirilen mısır unu yemeği.: MAMALİGA
Kaynaşma.:FÜZYON
Kaynatılıp kıvama geldikten sonra dondurulan meyve suyu tatlısı.:MURABBA
Kaynatılıp kurutulduktan ve kabuğu çıkartıldıktan sonra kırılan buğday.:BULGUR
Kaynatılmış buğday,bulgur,mısır gibi şeyler.: HEDİK
Kayseri ilinde bir göl.:ENGİR
Kayseri ilindeki Kültepe höyüğüne verilen bir başka ad.:KANEŞ
Kayseri yakınlarında bir ilkçağ kenti.:ANİSA
Kayseri’nin Yaylalı ilçesinde,Aladağlar Ulusal Parkında bulunan,doğal güzelliğiyle tanınmış şelaleler.:KAPUZBAŞI
Kayseri’nin Yeşilhisar ilçesinde Hisarcık deresi üzerine kurulu baraj.:AKKÖY
Kaz dağında yaşadığına ve ermiş olduğuna inanılan efsane kişisi.:SARIKIZ
Kaz dağının mitolojideki adı. : İDA
Kaz dağlarında yaşayan yarı göçebe çobanların meskeni olan kollektif yapı. : İGERM
Kaz,ördek,güvercin gibi bazı kuş yavrularının civcivlikten sonraki durumu.:PALAZ
Kaza ile, rastgele.: EZKAZA
Kaza yada başka bir olayı karadakilere bildirmek için gemilerden denize salınan,içinde mektup olan şişe.:POTKAL
Kazak - Kırgız Türklerinin saz şairleri. : AKIN
Kazak reisi. : ATAMAN
Kazak Türklerinin soyundan geldiklerine inandıkları,efsanevi Türk hakanı ve kahramanı.:ALAŞAHAN
Kazakistan’a özgü,kabak kemaneye benzer telli çalgı.:KILKIYAK
Kazakistan’ın Astana’dan önceki başkenti. : ALMATI
Kazakistan’ın başkenti Astana’nın eski adı.:AKMOLA
Kazakistan’ın başkenti. : ASTANA
Kazakistan’ın para birimi. : TENGE
Kazakistan’ın para birimi.:TENGE
Kazakistan’ın plaka kodu.:KZA
Kazaklar’da dombra adı verilen çalgı eşliğinde söylenen türkü.:ENG
Kazanç.:TEMETTÜ
Kazanma, edinme, iş. : KİSB
Kazaya uğrayan gemilerin yolcularını ve gemi adamlarını kurtarma işi.:TAHLİSİYE
Kazdan büyük,tuğla renginde bir kuş.:ANGUT
Kazı bilimi.:ARKEOLOJİ
Kazı yeri yada birbirine yakın kazı yerlerinin tümü. : ARIN
Kazı.:HAFRİYAT
Kazları semirtmek için verilen mısır hamuru. EVELEM
Kebaplık demir şiş.:SİH
Keçe ya da bez kaplı bir tokmakla vurularak titreşmesi sağlanan bir kurstan oluşan vurgulu çalgı.:GONK
Keçe yaygı,kilim.:BİSNA
Keçeden yapılmış çadır.:ALAÇİK
Keçeden yapılmış çadır.:DERİMEVİ
Keçi kılından hayvan çulu,yem torbası gibi şeyler dokuyan kimse.:MUTAF
Keçi kılından yapılmış kumaş. : KEÇE
Keçi ya da inek sütünün özel bir mantarla mayalanmasıyla yapılan ekşi içecek. : KEFİR
Keçi yavrusu : OĞLAK
Keçi yolu,patika,yolak.: İZLEK
Keçiboynuzu.:HARNUP
Kedi ya da köpek yavrusu. : ENİK
Kedi,köpek yiyeceği.:MANCA
Kediden aşırı derecede korkma. : AYLUROFOBİ:AİLUROFOBİ
Kedigillerden,çakala benzer bir hayvan.: KARAKULAK
Kedigillerden,kürkünden yararlanılan çok yırtıcı hayvan.:VAŞAK
Kefal balığına verilen bir başka ad.:TOPAN
Kefal balığının bir türü.:ALTINBAŞ
Kefal türünden bir balık. : PAÇOZ
Kefal.:AKBALIK
Kehribara verilen ad. : SAMANKAPAN
Kekelemek yada söyleyiş hatası yapmaktan çekinerek konuşmaktan korkma. : LALOFOBİ
Kekeme yada dilsiz kimse.:TAT
Kekeme,tutuk dilli.:PEPE
Kekeme. : REKİK : KEKEÇ
Kel lakaplı,1845-1922 yılları arasında yaşamış,aralıksız 27 yıl Kırkpınar başpehlivanı olmuş güreşçi.:ALİÇO
Kelebek olmadan önce bir böceğin,koza veya kozasız olarak geçirdiği başkalaşma durumu.:KRİZALİT
Kelile ve Dimne” adlı kitabın yazarı olduğuna inanılan efsanevi Hint yazarı. : BİDPAY (BİDPAİ)
Kelimesi kelimesine,hiç değiştirmeden,aynen.: MOTAMOT
Kemal BİLBAŞAR’ın bir romanı. : MEMO
Keman gibi omuza dayanarak çalınan yaylı çalgı. : REBEK
Keman yapımıyla ünlü bir İtalyan ailesi. : AMATİ
Keman yayı. : KEMANE : ARŞE
Kemana benzer büyük bir çalgı.:VİOLA
Kemanla viyolonsel arası büyük keman, viyola. : ALTO
Kement. : LASO
Kemer altı,çardak.:KEVAK
Kemer,bele bağlanan kuşak.:NİTAK
Kemerler üzerine oturtulmuş kubbe ile kemerlerin arasını kapatan üçgen biçimindeki kubbe parçalarından her biri.:BİNGİ
Kemik bilye. : AKAT
Kemik kadar sert olmayan,dayanıklı,esnek,bükülgen,damarsız bağ dokusu.:KIKIRDAK
Kemik ucu,: OM
Kemik veremi. : AKARCA
Kemikbilim.:OSTEOLOJİ
Kemiklerin iç boşluklarını dolduran yağlı madde.:İLİK
Kemiklerin sert dolgu dokusunun incelmesi sonucunda,hafif bir baskıyla bile kırılabilir duruma gelmesiyle tanımlanan hastalık.:OSTEOPOROZ
Kemikli balıklardan, uzunluğu 40 cm kadar olan, sırtı pürtüklü,esmer renkli,yassı bir tür balık.:PİSİ BALIĞI
Kemikli balıklardan,15-25 cm uzunluğunda,sırtı zeytuni bir tatlı su balığı. : PLATİNA:PLATİKA
Kemirgenlerden,su kıyılarında yaşayan,yuvalar ve su setleri kuran,postu değerli bir hayvan.:KUNDUZ
Kenaf” da denilen bir tekstil bitkisi. : DAH
Kenar süsü. Mendil ve peçeteler de kenara yapılan işleme. : SU
Kenar süsü.:BORDÜR
Kenarları kagir,üstü kapak taşlarıyla örtülü mezar.: LAHİT
Kenarları saçaklı bir tür başörtüsü.:POŞU
Kendi biten,kendi kendine yetişen bitki.:HÜDAYİNABİT
Kendi dönemine değin gelen şairleri anlattığı tezkiresiyle tanınan XVI. Yüzyıl divan yazarı.:LATİFİ
Kendi kendine cinsel doyum sağlama. : ONANİZM
Kendi kendine söz vererek bir işi üzerine alma. : AHİT
Kendi türünün en iyi konuşanı sayılan ve Afrika’nın tropikal bölgelerinde yaşayan bir papağan.:JAKO
Kendi yaşıtları arasındaki yarışmalara katılan 18 yaşını geçmemiş sporculara verilen ad.:JUNYOR
Kendi.:HOD
Kendilerine özgü giyinişleri ve konuşma biçimleri olan,argo kullanan,başıboş,haylaz delikanlı,kabadayı,hayta,apaş.:KÜLHANBEYİ
Kendiliğinden,kasların devinimiyle yapılan iş yada hareket için kullanılan sözcük.:MİHANİKİ
Kendinde kullanım hakkı olan,elinde bulunduran.:MUTASARRIF
Kendine çekmek,ilgi toplamak.:CELBETMEK
Kendini becerikli,usta gösteren kimse.:OLÇUM
Kendini beğenme, bencillik. : ENANİYET
Kendini beğenmiş kimseler için kullanılan alay sözü. : EKABİR Kendir dokuma. : KETEN
Kendini beğenmiş. : KAKAVAN
Kendini bir konuya vermek.:İTİKAF
Kendini olduğundan büyük görüp yüksekten atma.:TAFRA
Kendini tutan,öfkesini yenen.:KAZIM
Kendir tohumu : ÇEDENE
Kendirgillerden, sapındaki liflerden halat, ip, çuval gibi kaba örgüler yapılan bitkiye verilen ad.:KENEVİR
Kendisinde hem erkek hem kadın organları bulunan.Hünsa.:ERSELİK
Kendisine aziz süsü vererek yerleştiği sarayda türlü entrikalar çevirmesiyle ünlü Rus papazı.:RASPUTİN
Kendisine bir çocuğun eğitim ve bakımı verilmiş olan kadın. : MÜREBBİYE
Kendisine hastalığa karşı aşı yapılmış ya da hastalık geçirmiş canlının kanında bulunan ve o hastalığın mikroplarını birbirine yapıştırıp küme haline sokma özelliği olan madde. : AGLÜTİNİN
Kendisine kitap gönderilmiş peygamber,resul.:YALVAÇ
Kendisini ilgilendirmeyen işlere karışan. : HERZEVEKİL
Kendisini olduğundan büyük gösterip böbürlenme.:TAFRA
Kendisinin sebep olmadığı bir zararı ödeme.:CEREME
Kene. : SAKIRGA
Kenevir,kendir.:JÜT
Kenevirden yapılmış kalın ip : HALAT
Kenevirle tütün köklerinin asalaklarından biri sayılan ve tarım bitkilerine zarar veren bitki.:CANAVAROTU
Kent civarı yerleşim. : BANLİYÖ
Kent dışında kurulmuş bir üniversitenin alan ve yapıları.:YERLEŞKE
Kent soylu. : BURJUVA
Kent soyluluk.:BURJUVAZİ
Kent veya kasabada dış mahalle. : VAROŞ
Kent. : ŞAR
Kenya’daki yerli halkın beyaz azınlığa karşı ayaklanma hareketini yöneten ve 1960’ta ortadan kaldırılan gizli örgüt. : MAUMAU
Kenya’nın başkenti.:NAİROBİ
Kenya’ya özgü,sazdan yapılan ve üstü samanla örtülen yuvarlak kulübelere verilen ad.:ŞAMBA
Kepçe.:ÇÖMÇE
Kepekli undan yapılan,pideye benzer bir tür ekmek.:FODLA
Keramilik tarikatının on iki kolundan biri. : İSHAKİYE
Kerem,cömertlik.:MEKREMET
Kerestelik bir ağaç cinsi.:HUŞ
Kerestelik tomruk.:AZMAN
Kerestesi makbul bir Afrika ağacı. : OKUME
Kerestesi sert ve kokulu bir ağaç. : SANTAL
Kerestesi ve reçinesi çok beğenilen bir orman ağacı.:LADİN
Kerestesinden yararlanılan bir tropikal bölge ağacı. : OBEŞE
Kerevet,divan.:SEDİR
Kerte,derece.:RADDE
Kertenkele derisi.:LEZAR
Kertenkele.:ELÖPEN
Kervan.:KARBAN
Keseli ayı.Amerika etçil memelisi. : KOALA
Keseliler üst takımından bir çok memeli türünün ortak adı.:OPOSSUM
Kesen anlamında kullanılan matematik terimi.:SEKANT
Kesenek. : İLTİZAM
Keser.: KERKİ
Kesilen ağacın kökü,kütük dibi.:OMACA
Kesilen,yontulan veya rendelenen bir şeyden çıkan parça.:YONGA
Kesilme, kesinti. : İNKITA
Kesilmiş ağacın silindir biçimindeki gövdesi.:TOMRUK
Kesilmiş hamurları yada ekmeği,et suyuna doğrayıp pişirerek yapılan yemek.:ISLAMA
Kesilmiş hamurları yada ekmeği,yağlı su yada et suyuna doğrayıp pişirerek yapılan yemek.:ISLAMA
Kesilmiş sütten yapılan çökelek. : DOLAZ
Kesilmiş sütün koyu bölümü.:KESMİK
Kesilmiş,kesik.:MAKTU
Kesim hayvanlarında,belkemiğindeki dikensi çıkıntının iki yanında bulunan et dilimi.:KONTRFİLE
Kesimevi., mezbaha. : KANARA
Kesimi pantolona benzeyen bir tür şalvar.:ELİFİ
Kesin bilgi. : YAKİN
Kesin vadeli değerlerin kuru ve primli değerlerin kuru arasındaki fark.:EKAR
Kesinlikle uyulması gereken Kuran ve Hadis hükümleri.: NAS
Kesit. : MAKTA
Keskin bir ses çıkaran ve çoğu zaman davulla veya dümbelekle birlikte çalınan nefesli çalgı. :ZURNA
Keskin bir koku,alev ve koyu duman çıkartarak yanan,karbon ve hidrojen bakımından çok zengin doğal yakıt maddelerinin genel adı,yer sakızı.:BİTÜM
Kesme, kesip ayırma. : HAZA
Kesme, parçalama. : TAKTİ
Kestane kargası da denilen iri gövdeli bir kuş. : ALAKARGA
Kestane rengi.:MARON
Kestane ve fındık çubuklarıyla örülen kulplu sepet.:ÇİTİNEK
Kestanenin dikenli olan dış kabuğu.:TOPUR
Keşikleme,münavebe. :ALMAŞ
Keşişleme karşıtı rüzgar. : KARAYEL
Keten dövmeye yarayan tokmak. : FİLARİZ
Keten tohumu. : BEZİR
Keten tohumundan çıkartılan bir yağ.:BEZİRYAĞI
Keten ve yünden dokunan bir tür kumaş.:FLANEL
Keten,kenevir,jüt gibi türlü dokuma maddelerinden yapılan ince halat.:URGAN
Kevdere de denilen,Doğu Anadolu’da ve Kafkasya’da yaşayan keklik cinsi.:URKEKLİK
Kezzap.:NİTRİKASİT
Kıbrıs adasının eski adı.:ALAŞİYA
Kıbrıs’a özgü,iri ve pembe taneli bir üzüm cinsi.:VERİGO
Kıbrıs’ta üretilen bir tür tatlı ve koyu sofra şarabı. : KUMANDARYA
Kıç tarafı yüksek,hızlı giden yelkenli.:ÇEKELEVE
Kıdem bakımından başta gelen. : DUAYEN
Kıl elek. : LEÇER
Kıl ve saçların dökülmesi ya da yokluğu. : ALOPESİ
Kıl,tüy. :MU
Kılaptan ipekle işlenmiş kalın ve iri desenli bir kumaş türü.:ABAİ
Kılçıksız,lezzetli bir tür fasulye. : AYŞE KADIN
Kıldan yapılmış dokuma.:ÇUL
Kılıcın yada bıçağın keskin yüzü.:YALIM
Kılıç kını.:NİYAM
Kılıç oyununda meşin göğüslük.:PLASTRON
Kılıç,bıçak gibi kesici araçların keskin yüzü. : YAUM
Kılıç,bıçak gibi saplı şeylerin sap içinde kalan bölümü. : PIRAZVANA
Kılıç.: TİG
Kılıç.:SEYF
Kılıçla yapılan spor. : ESKRİM
Kılığının yada eşyasının düzgün ve temiz olmasına özenmeyen kimse.:ÇAPAÇUL
Kılıksız ve uyuşuk kimse. SÜNEPE
Kılkuyruk” da denilen ve yurdumuzun sulak alanlarında da yaşayan bir ördek cinsi.:KIKIRLIK:ANASACUTA : PİNTAİL : SPİSSENTE
Kıllarında ve gözlerinde,kimi zaman da derisinde doğuştan boya maddesi bulunmadığı için her yanı beyaz olan insan yada hayvan.:AKŞIN
Kımız rakısı.:ARİKA
Kır hayatını ve törelerini anlatan. : PASTORAL
Kır renkli.:KIRÇIL
Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir.:İDİL
Kır,orman vb yerlerde yapılan koşu sporu.:JOGGİNG
Kıraç tarlada yetişen karpuz,mısır,darı,pancar gibi bitkilere verilen ad.:DEŞTİYE
Kıranlar. : AFAT
Kırbaç kurdu. : TRİKOSEFAL : ARİKOSEFAL
Kırda Yemek”, “Olimpia” gibi yapıtlarıyla tanınmış ünlü Fransız ressam. : MANET
Kırgızistan ve Kazakistan’da bir ırmak. : ÇU
Kırgızistan’da bir kent. :OŞ
Kırgızistan’ın başkenti. : BİŞKEK
Kırgızistan’ın para birimi.: SOM
Kırgızistan’ın para birimi.:SOM
Kırgızistan’ın plaka işareti.:KS
Kırgızların ünlü destanı. : MANAS
Kırık çanak çömleği yapıştırmaya yarayan yumurta akı, kireç, süt ve pamuk karışımı. : SEP
Kırık kemikleri bir arada tutmak amacıyla kullanılan tahta gibi düz nesne.:ATEL:CEBİRE:SÜYEK
Kırık pirinç, şeker ve suyla yapılan bir tatlı. : NAZLAŞ
Kırılma, parçalanma. : İNKİSAR
Kırılmadan bükülebilen ve ateşte niteliği değişmeyen bir mineral.:ASBEST
Kırılmış nohut ve patlıcanla yapılan bir yemek.:MUHAŞERLAŞ
Kırılmış taş döşenip silindir geçirilerek yapılan yol. : MAKADAM
Kırılmış veya dökülmüş tahıl.:KIRMA
Kırılmış veya dövülmüş tahıl. : KIRMA
Kırım hanlarına ve prenslerine verilen san. : GİRAY
Kırıntı. : UFANTI
Kırışmak.:BÜZÜŞMEK
Kırk çeşit yiyecekli sofra. : ZEKERİYA SOFRASI
Kırkağaç da denilen bir kavun cinsi.:ALTINBAŞ
Kırkılmış koyun tüyü. : YAPAĞI
Kırklareli’nde Demirköy ilçesinde Türkiye’nin en uzun mağaralarından biri. : DUPNİSA
Kırklareli’nin bir ilçesi. : KOFÇAZ
Kırklareli’nin Demirköy ilçesinde bir göl. : ERİKLİ
Kırklareli’nin Demirköy ilçesinde tabiatı koruma alanı kapsamına alınan göl.:SAKA
Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı İğne ada beldesinde, tabiatı koruma alanı kapsamına alınan eşsiz bir orman alanı. : LONGOZ
Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde kurulu doğalgaz santralı. : HAMİTABAT
Kırklareli’nin Vize ilçesinde bir mağara.:KOVANTAŞI
Kırklareli’nin Vize ilçesinde,tabiatı koruma alanı kapsamına alınan orman ve körfez.:KASATURA
Kırkpare”, “Yamalıbohça” da denilen, değişik renk ve desenlerde kumaş parçalarının yan yana getirilip dikilmesiyle oluşturulan el sanatı. : PEÇVÖRK
Kırkpınar güreşlerinde pehlivanların ayrıldıkları derecelerden biri.:BAŞORTA
Kırkpınar güreşlerini düzenlemeyi üstlenen kişi. : AĞA
Kırlangıç balığı küçüğü. : DERVİŞ
Kırlarda yetişen yabani bir otun kökü.:ANDIZ
Kırmız böceğinin güzel lal boya çıkarılan bir türü.:KOŞNİL
Kırmızı veya esmer renkte olan doğal demir oksidinden oluşan bir mineral , kantaşı.:HEMATİT
Kırmızı acı biberli sirkeli sos.:TABASKO
Kırmızı biber.:PAPRİKA
Kırmızı çuhadan yapılan,tepesinde püskülü olan bir tür başlık.:FES
Kırmızı kabartılarla ortaya çıkan deri enfeksiyonu.:YILANCIK
Kırmızı kabuklu ve portakal büyüklüğünde bir mandalina türü.:MİNEOLA: MİNAOLA
Kırmızı mercimekle yapılan bir cins çorba.:EZOGELİN
Kırmızı mercimekle yapılan çorba veya pilav.:MALHITA:MAHLITA
Kırmızı pancar.:ÇÖĞÜNDÜR
Kırmızı renkli bir elma cinsi.:STARKİNG
Kırmızı renkli bir şeftali cinsi.:HÜLÜ
Kırmızı renkli ve iri taneli bir üzüm cinsi.:KARDİNAL
Kırmızı renkli ve mayhoş bir elma cinsi.:ARAPKIZI
Kırmızı renkli,pis kokulu,zehirli sıvı bir element.: BROM
Kırmızı renkli,tatlı,sulu ve kokulu bir erik cinsi.:ALBARDAK
Kırmızı renkte olan.: LALİN
Kırmızı toprak.:GAV
Kırmızı ve beyaz,sıkı ve tatlı küçük elma. : APİ
Kırmızı zırnık. : REALGAR
Kırmızı,pembe yada mor renkli çiçekler açan bir süs bitkisi.:ORTANCA
Kırmızımsı mavi renkte yerli bir erik cinsi.:AYNABAKAR
Kırmızımtırak gri renk.:TURNAKIRI
Kırmızıya çalan eflatun renk. : SİKLAMEN
Kırsal aşk şiiri. : İDİL
Kırsal kesimde büyük toprakları olan ve sözü geçer kimse. : AĞA
Kırşehir kenti yakınında bir göl. : SEYFE - HILLA
Kırşehir’in antik dönemlerdeki adı.:MOKİSSOS
Kırşehir’in Çiçekdağı ilçesinde bir yer altı kenti. :İNLİMURAT
Kısa ayaklı, uzun boyunlu ve saplı su kabı. : ASLANAĞZI
Kısa bacaklı köpek cinsi. : BASE
Kısa boylu ve tıknaz.:BODUR
Kısa çizgi.:TİRE
Kısa çizme . : EDİK
Kısa çorap. : ŞOSET
Kısa hırka. : LİBADE
Kısa kafalı. : BRAKİSEFAL
Kısa kanatlı ve uzun kuyruklu bir kuş türü. : KUKAL
Kısa kepenek.:KEBE
Kısa kesilmiş saç. Erkek saçı biçiminde kesilmiş kadın saçı. : ALAGARSON
Kısa kıllı bir av köpeği cinsi.:BRAK
Kısa kıllı bir av köpeği.:BRAK
Kısa kır manzumesi,çoban türküsü.:EGLOG
Kısa menzilli,kablosuz bir iletişim teknolojisi.:BLUETOOTH
Kısa namlulu bir tüfek türü. :FİLİNTA
Kısa ökçeli bağsız ayakkabı.:MOKASEN
Kısa paçalı bir tür pantolon.:KAPRİ
Kısa saplı odun baltası.:NACAK
Kısa süreli tanıtım filmi. :SPOT
Kısa tüylü bir av köpeği cinsi. : BRAK
Kısa tüylü bir av köpeği ırkı. : PUANTER
Kısa ve özlü söz.: LAKONİK
Kısa ve özlü söz.:AFORİZMA
Kısa ve şişman kimse.:TUMBADIZ
Kısa ve yalın işaretlerden oluşan bir yazı yönteminin kısa yazılışı.:STENO
Kısa veya özlü anlatımı olan komik öykü. : ANEKDOT
Kısa,güldürücü oyun.:SKEÇ
Kısa,kestirme yol.:KESE
Kısaca diyapozitif.:DİA
Kısaca elektrokardiyogram.:EKG
Kısacası.:VELHASIL
Kısaltılmadan kıvırcıklık verilmiş saçların baş çevresinde geniş bir yığın oluşturduğu saç biçimi.:AFRO
Kısaltılmış olan,kısa,özet.:MUHTASAR
Kısık sesli küçük keman. : KİT
Kısır döngü.:FASİT DAİRE
Kısır kadın ya da dişi hayvan.:ASLIK
Kısır, hiç doğurmamış hayvan. : EREMİK
Kısırlaştırma.:KASTRASYON
Kıskaç. : PENSE
Kıskanç. : HASUT
Kıskançlık korkusu. : ZELOFOBİ
Kıskançlık,çekememezlik. : HASET
Kıskanma. : REŞK
Kısrak sütünün mayalanmasıyla yapılan az alkollü,ekşi bir Türk içkisi.:KIMIZ
Kıstak,dar dil.:BERZAH
Kıstas. : KRİTER
Kış. : ŞİTA : DEY
Kışa dayanıklı sert buğday.:KARABAŞ
Kışa kadar saklanabilen bir üzüm çeşidi. : EMİRALİ
Kışın sisli havalarda ,ağaç dallarını,toprak yıkıntılarını kaplayan buz tabakası. : KIRÇ
Kışın en soğuk günleri. : ZEMHERİ
Kışın en soğuk günlerinde evlere girdiğine inanılan düşsel yaratık.:CONGOLOS
Kışın yapraklarını dökmeyen mor çiçekli bir ağaççık. : KOMAR
Kışkırtma,tahrik.:AJİTASYON
Kıvılcım,şerare. : ÇAKIM
Kıvılcım.:ŞERARE
Kıvırcık saç.:CAD
Kıvrık bir sopaya benzeyen ve atıcısına geri dönen av aracı. : BUMERANG
Kıvrımları olan yün,pamuk veya ipek kumaş.:KREPON
Kıvrımlı,yılankavi biçim,helis.:HELEZON
Kıyamet günü bütün ölülerin dirilerek toplanacağı yer. : ARASAT
Kıyamet günü İsrafil’in öttüreceği borunun adı.:SUR
Kıyamet gününde çalınacağına inanılan surun ilk üflenişi.:RACİFE
Kıyı dili.:TOMBOLO
Kıyı ile gemi arasında yük taşımakta kullanılan altı düz tekne.:LAYTER
Kıyı sağlık idaresince,gemilere verilen giriş-çıkış izni. : PRATİKA
Kıyıdan açıkta bulunan gemilerin yüklemesinde ve boşaltılmasında kullanılan,genellikle altı düz,sığ su teknesi.:LAYTER
Kıyılarda dalgakıranla yapılmış liman.:MENDİREK
Kıyıları koruyan gemilere verilen ad. : VARDAKOSTA
Kıyılmış et,bulgur,soğan,domates,biber gibi şeylerle yapılan ve asma yaprağına sarılarak çiğ olarak yenen bir yiyecek.:BATIRIK
Kıyılmış,baharat katılmış etle,tütsüleme ve pişirme gibi işlemlerden sonra yapılan bir tür sucuk.:SOSİS
Kıyma ve bulgurla yapılan sulu köfte.:TOPALAK
Kıyma ve bulgurla yapılan,irili ufaklı bir tür sulu köfte.:ANALIKIZLI
Kıyye;1283 gramlık veya 400 dirhemlik ağırlık ölçüsü birimi.:OKKA
Kız evlat. :KERİME
Kız Kulesinin eski adı. : DAMALİS
Kızak çekmekte kullanılan boğuk sesli bir köpek ırkı. : HASKİ
Kızarmak,olgunlaşmaya başlamak.:ALARMAK
Kızartılmış ekmeği et suyuyla haşlayarak yapılan yemek. : TİRİT
Kızgın,yakıcı. :HAR
Kızıl ötesi. : ENFRARUJ
Kızıl sakallı.:BARBAROS
Kızıl sarı tüylü ve öne doğru kıvrık boynuzlu bir antilop. : NAGOR
Kızıl veya yeşil renkte sert bir mermer. : SOMAKİ
Kızıl, kırmızı. : AHMER
Kızılcahamam ilçesinde bir içmece. : DİŞİ
Kızıldeniz ile Umman denizi arasındaki körfezin adı. : ADEN
Kızıldeniz’de ve Basra Körfezinde kullanılan bir tür tekne.:BAGALA
Kızılderililerin birbirlerine armağan verdikleri dinsel bayram. : POTLAÇ
Kızılyara adıyla da bilinen bir tür kan çıbanı. : ŞİRPENÇE
Kızlık zarı. : HİMEN
Kibir,kurum.:BÖBÜR
Kibirli.:KASALAK
Kil ile karışık kireçli toprak.:MARN
Kil ve kum karışımı, sarı renkli verimli balçık. : LÖS
Kil,balmumu gibi kolayca biçimlendirilebilen maddeleri yapılacak heykellere model hazırlamak üzere hacimli olarak biçimlendirme,taslak yapma.:MODELAJ
Kilidin dilinin yerleşmesi için açılan delik. : ZIVANA
Kilime benzer, renkli ve motifli uzun yolluk. : ZİLİ:SİLİ
Kilis yöresine özgü zeytin,kırmızı biber,kekik ve nar ekşisiyle yapılan bir yiyecek.:EKŞİLEME
Kilis yöresine özgü,kemikli et,patlıcan ve nohutla yapılan bir yemek.:TEŞRÜBE
Kilise müziği : KORAL
Kilisede çan çalan kimse.:ZANGOÇ
Kiliselerde ana kapıdan koroya değin uzanan bölüm. NEF
Kilit dili.:PERİCİK
Kilit,anahtar ustası : ÇİLİNGİR
Killerin başkalaşımı ile oluşmuş, yapraklar durumunda ayrılabilen bir taş.: ARDUVAZ
Kimi su bitkilerinin, suyun altındaki organlarında bulunan ve hava boşlukları içeren dokusu.: AERANKİMA
Kimi Afrika kabilelerinde krala verilen ad. : KASUKA : KABAKA
Kimi ağaçlardan elde edilen kokulu bir reçine.:PELESENK
Kimi akıl hastalarında yangın çıkarmaya duyulan aşırı istek.:PİROMANİ
Kimi alkali metallerin aydınlatıldıklarında elektron açığa çıkarma özelliğini kullanan veya başka maddelerin ışık etkisiyle direnç değişimi gösterme özelliğinden yararlanan,ışık-akım çeviricisi.:FOTOSEL
Kimi av hayvanlarını çekmek için kullanılan çığırtkan kuş.:MÜHRE
Kimi Avrupa toplumlarında Yahudilerin gönüllü olarak yada zorlanarak yerleştikleri kent dışındaki yer.:GETTO
Kimi aygıtlarda ve işlerde para yerine kullanılan küçük marka. : JETON
Kimi baklagillerden özütlenen bir alkoloit.:LUPİNİN
Kimi balıklardan dilim dilim kesilerek yapılan salamura.:LAKERDA
Kimi Batı devletlerinde soyluluk sanı. : MARKİ
Kimi bitkilerde ve özellikle çamlarda oluşan salgı maddesi.:REÇİNE
Kimi bitkilerden elde edilen yumuşak bir reçine. : ELEMİ
Kimi bitkilerden sızan ve katılaşarak sarımtırak bir cisim durumuna gelen kudret helvası. ÇİS
Kimi cisimlerin gözenekli zarlardan geçebilmesi temeline dayanan bir çözümleme ve arıtma yöntemi.:DİYALİZ
Kimi çiçeklerin içinde bulunan, arıların bal yapmak için emdikleri tatlı sıvı. : NEKTAR
Kimi gemilerde baş bodoslamasından omurgaya kadar uzanan ek yapı öğesi. : TALİMAR
Kimi giyeceklere sertlik vermek için kullanılan bir tür kumaş.:TARLATAN
Kimi giysilerin bol olması için yanlarına eklenen kumaş parçası.:PEŞ: PEÇ
Kimi göçebe Türk boylarında birkaç aileye ait çadırdan oluşan topluluk. : AVUL
Kimi güç doğumlarda çocuğun başını tutup dışarı çekmeye yarayan araç.:FORSEPS
Kimi hastalıklarda yüzde,ellerde ve ayaklarda görülen yangısız şiş.:ÖDEM
Kimi hastalıkları su ile tedavi etme,su tedavisi.:HİDROTERAPİ
Kimi hayvan ve bitki hücrelerinde bulunan billur madde.:RAFİT
Kimi hayvanların özellikle atların alınlarında bulunan ve burunlarına doğru uzanan beyaz leke.:AKITMA
Kimi iskambil oyunlarında aynı cins iki karta verilen ad. : PER
Kimi kağıtların dokusunda bulunan ve ancak ışığa tutulunca görülen çizgi, resim ya da yazı.:FİLİGRAN
Kimi kişilerin alan,park,sokak gibi yerlerde duydukları ürkeklik hastalığı.:AGORAFOBİ
Kimi mantarlarda üreme organı. : ASK
Kimi sesli harflerin üstüne konan yan yana iki nokta. : TREMA
Kimi Slav uluslarında prens,kral anlamında kullanılan sözcük.:KNEZ
Kimi Türk topluluklarında ve İran’da kullanılan bir soyluluk sanı.:MİRZA
Kimi ülkelerde profesör olmak için sınav veren kimse. : AGREJE
Kimi ülkelerde yarı asker siyasi kuruluşlara verilen ad.:FALANJ
Kimi yörelerde az kavrulmuş un ve tavuk eti ile dövülerek yapılan,pelte kıvamında bir tür yiyecek.: HERİSE
Kimi yörelerde babanın kız kardeşine verilen ad.Hala,teyze. : EMETİ
Kimi yörelerde çiftliklerde çalışacak işçileri toplayan ve bunlarla çiftlik sahibi arasında aracılık eden kimse. : ELCİ
Kimi yörelerde düğünde oğlan tarafından kız tarafına verilen hediye anlamında kullanılan sözcük. : HELET
Kimi yörelerde kaput bezine verilen ad.:ÇAPAN
Kimi yörelerde mayası tutmamış hamur anlamında kullanılan sözcük : ANİK
Kimi yörelerde uzun tüylü,güreşçi erkek deveye verilen ad.:TÜLÜ
Kimi yörelerde üç yada dört yaşına kadar olan dişi manda. : EVERE
Kimi yörelerimizde domatese verilen ad.:BANADURA
Kimine bir aba vermez giyesi/Kiminin atına atlas çul eyler.(Yunus Emre).
Kimliği bilinemeyen gök cismi. : UFO
Kimononun üstüne takılan,biçimi ve boyutu cinsiyete,yaşa,mevkisine ve bölgeye göre değişen,bir düğümle birleştirilen geniş ipek kuşak.Japon kemeri.:OBİ
Kimsesiz : . BİKES
Kimyada bir molekül içindeki atomların uzamdaki dağılım yada yerleşim düzeni,uzamsal biçimlenme.:KONFİGÜRASYON
Kimyasal bir yöntemle parlaklık verilmiş pamuk ipliği. MERSERİZE :
Kimyasal tepkimelerin hızlarını inceleyen bilim dalı. Devinim bilim. : KİNETİK
Kin besleme. :NEFSANİYET
Kinizme verilen bir ad.:SİNİZM
Kir,pislik.:LEVS
Kira geliri getiren mülk. : AKAR (AKARET)
Kira öder gibi ev sahibi olmanın yollarını açan sistem.:MORTGAGE
Kiralanmış yük hayvanı.:MEKKARE
Kiraya veren.:MUCİR
Kiraz kuşu da denilen bir kuş. : ÇİNTE
Kiraz rakısı. : KİRŞ
Kireç karıştırılan tekne. : TAVA
Kireç taşı. : KALKER
Kireç,sönmemiş kireç.: KİLS
Kireçli bölgelerde kirecin erimesi yada yer altındaki karstlı bir çukur tavanın çökmesiyle oluşan doğal kuyu.:DÜDEN
Kiremit ve tuğla tozlarının kireç ve su ile karıştırılmasından elde edilen bir çeşit harç.:HORASAN
Kiremit rengi.:ANGUDİ
Kiremit yerine kullanılan veya kiremitlerin altına konan ince tahta. : HARTAMA
Kirletme korkusu.:MYSOFOBİ
Kirletme, pisletme. : TELVİS
Kirli sularda bu sularla sulanmış sebzelerde bulunan Eberth basilinin sebep olduğu ortalama üç hafta süren ateşli ve tehlikeli bir bağırsak hastalığı.:TİFO
Kirli yada donuk sarı renk. : NOHUDİ
Kirli, pis. : MUNDAR : MURDAR
Kirliliği gösteren iz. : LEKE
Kirpi gibi tostoparlak olabilen bir tür karıncayiyen. : EKİDNA
Kişi. : ZEYD (ZEYT)
Kişiler, zatlar. : ZEVAT
Kişiliğin bir anlatımı olarak kabul edilen el yazısını yorumlama tekniği.:GRAMOFOLOJİ
Kişiliksiz,boş,serseri.: SAPISİLİK
Kişinin ağzının kokmasından duyduğu korku.:HALİTOFOBİ
Kişinin dış dünyayla ilişkiyi reddederek kendi iç dünyasına kapanması.:OTİZM
Kişinin kendi bedensel ve ruhsal benliğine karşı duyduğu aşırı hayranlık. : NARSİSİZM
Kişinin yaşamadığı geçmişe duyduğu özlem. : RETRO
Kişinin,kendisini kurt yada başka bir hayvan sandığı akıl hastalığı,kurt adam hastalığı.:LİKANTROPİ
Kişisel bilgisayarın kısaltması.:PC
Kişisel duyguların ilham yolu ile coşkulu ve etkili anlatımı.: LİRİZM
Kişiyi hastalık bulaşması olasılığına karşı çeşitli önlemler almaya iten hastalığa yakalanma saplantısı. : NOZOFOBİ
Kitabı Dede Korkut,Divanü Lügat-it Türk,İbni Mühenna Lügatı gibi yapıtların çevirileri,araştırmaları ve yayımları ile tanınmış yazar ve dilcimiz.:KİLİSLİRİFATBİLGE
Kitap yazan veya hazırlayan , bir eseri ortaya koyan ve eserin sahibi olan kimse , yazar. :MÜELLİF
Kitap biçiminde takvim. : ALMANAK
Kitap düşkünlüğü. : BİBLİYOMANİ
Kitap getiren peygamber,resul.:YALVAÇ
Kitap getirmemiş peygamber. : NEBİ
Kitap içindeki bir yazıyı açıklayan ya da süsleyen resim. : İLLÜSTRASYON
Kitap kılıfı.:ŞÖMİZ
Kitap korkusu.:BİBLİYOFOBİ
Kitap yazan veya hazırlayan,bir eseri ortaya koyan ve eserin sahibi olan kimse,yazar.:MÜELLİF
Kitap, takip, patik, katip örneğinde olduğu gibi,bir sözcük içindeki seslerin yerini değiştirerek elde edilen yeni sözcüğe verilen ad. : ANAGRAM
Kitap. : MECELLE
Kitapçı. : SAHAF
Kitle iletişim araçlarında izlenme durumu,değerlendirme.:RATİNG
Kitre. : KESTERE
Klarnet. : GIRNATA
Klarnetin atası olan eski bir müzik aleti. : ŞALÜMO
Klasik Güney Hindistan müziğinde kullanılan iki yüzlü davul.:MIRDANGA
Klasik Japon şiirinin nazım şekillerinden biri.:RENGA
Klasik sanatı izleyen,1600-1750 yılları arasındaki resim ve mimarlık üslubu.:BAROK