Gabon’da yetişen zakkumgillerden bir ağaç.:İBOGA
Gabon’un başkenti.:LİBREVİLLE
Gaetano Donizetti’nin bir operası. : RİTA
Gaf, : POT
Gagasındaki deliklerden rüzgar estikçe türlü sesler çıktığına inanılan bir masal kuşu.:MUSİKAR
Gagasındaki 360 delikten güzel sesler çıkardığına inanılan efsane kuşu.:KAKNUS
Galaksi” de denilen ve milyonlarca yıldızdan oluşan dinamik küme. : GÖKADA:UZAYADASI
Galeta ununa bulanarak yağda kızartılmış pirzola.: KOTLETPANE
Galeta ununa ve yumurtaya bulanarak kızartılmış köfte.:KROKET
Gambiya’nın para birimi. : DALASİ
Gametlerde bulunan kromozomların hepsine verilen ad.: GENOM
Gana’da yaşayan bir halk.:AŞANTİLER
Gana’nın para birimi.:SEDİ
Gargantua” ve “Pantagruel” adlı yergili yapıtlarıyla ünlü Fransız yazarı. : RABELAİS
Garnitür yada kapama parçası olarak kullanılan deri yada kumaş bant.:PAT
Gayretli,çok çalışkan.:GAYUR
Gayrı müslim mezarlığı. : MAŞATLIK
Gayrı, başka anlamında eski sözcük. : SİVA
Gaz söktürücü bir bitki./ Hoş kokulu ve baharlı meyveleri anason gibi yemeklerde ve içkilerde tat verici olarak kullanılan otsu bitki. : REZENE
Gazel okuyan kimse.:GAZELHAN
Gazel ve kasidenin ilk beytine verilen ad. : MATLA
Gazelin beyitlerinde iki dize arasına aynı vezinde birbiriyle uyaklı dizeler ekleyerek bentlerden oluşan yeni bir şiir (musammat) meydana getirme. : TAŞTİR
Gazete ve dergini baskı sayısı. : TİRAJ
Gazete,dergi gibi yayınlarda sayfa düzeni.:MİZANPAJ
Gazete.:CERİDE
Gazetecilik dilinde bir tür uydurma habere verilen ad. : ASPARAGAS
Gazetelerin birinci sayfa başlığı. : MANŞET
Gaziantep ilindeki Zeugma antik kentine verilen bir başka ad.:BELKIS
Gaziantep kentinin ilk yerleşim merkezinin ilkçağdaki adı.(Bugünkü Dülük).:DOLİHE
Gaziantep ve çevresinde oynanan ağır halay türü bir halk oyunu.:ŞİRİNNAR
Gaziantep ve Kayseri yöresine özgü yoğurt tatlısına benzer bir hamur tatlısı. : NEVZİNE
Gaziantep ve Kilis yörelerine özgü,kuşbaşı et yoğurt ve çeşitli sebzelerle yapılan bir yemek.:MUTAYANA
Gaziantep yöresinde yetişen beyaz bir üzüm cinsi.: RUMİ
Gaziantep yöresine özgü bir halkoyunu. : AŞEY
Gaziantep yöresine özgü bir tür çörek.:KAHKE
Gaziantep yöresine özgü bir tür kebap. : CARTLAK
Gaziantep yöresine özgü bir üzüm cinsi.:HÜSEYNİ
Gaziantep yöresine özgü halka yada küçük pide şeklinde bir cins çörek. : KAHKE
Gaziantep yöresine özgü küçük köftelerle yapılan bir yemek. : YUVARLAMA
Gaziantep yöresine özgü nişasta, pekmez ve cevizle yapılan bir tür helvanın adı. : NİŞE
Gaziantep yöresine özgü,pirinç ve pekmezle yapılan bir tür çorba.:MUNU
Gaziantep,Kilis ve Hatay yöresine özgü,taze acur,patlıcan yada kabak ve kıymayla yapılan bir yemek.:ŞEYHÜLMUHŞİ
Gaziantep’in İslahiye ilçesinde,Hitit dönemine ait ünlü açık hava atölyesi.:YESEMEK
Gaziantep’te,Nizip’in doğusunda Helenistik,Roma,Bizans dönemlerine ait bir kent kalıntısı.:ZEUGMA
Gaziantep-Kilis yöresine özgü bir tür su muhallebisi.:HAYTALYA
Gazinolardaki ilgi çekici, eğlendirici gösteri. : ATRAKSİYON
Gazların hareketini inceleyen fizik bilimi dalı.:AERODİNAMİK
Gebe inek. : AVGAN
Gebre otu. : KAPARİ:KEBERE
Gece açan küçük kokulu çiçekleri olan bir bitki.:AKŞAMSEFASI:GECESEFASI
Gece ateş etrafında oynanan,oyunun baş kişisi su kabağından yapılmış bir maske taktığı için kabak adı da verilen,Anadolu’nun seyirlik oyunlarından biri.:GÖDE
Gece bekçisi. : PASDAR
Gece korkusu.:NYCTOFOBİ
Gece ve gündüzün eşitliği. : EKİNOKS
Gece ve karanlık korkusu.:NİKOTOFOBİ
Gece ziyafetlerinde,galalarda ve gece eğlencelerinde erkeklerin giydikleri,önü açık,ceketi daha çok atlas yakalı takım elbise.: SMOKİN
Gece. : TÜN:ŞEB
Gece.:LEYL
Gece.:ŞEB
Geceler anlamında eski sözcük. : LEYAL
Geceleri sık işeme. : NİKTÜRİ
Geceleyin ateş çevresinde , genç erkeklerin davul zurna eşliğinde oynadıkları bir halk oyunu. :SİNSİN
Geceleyin , açık havada sevgi duyulan biri için bir müzik aracıyla verilen küçük konser. :SERENAT
Geceleyin açık havada sevgi duyulan biri için verilen küçük konser. : RESİTAL
Geceleyin söylenen ağır ve feryatlı türkülerde uygulanan bir halk ezgisi. : TATYAN
Gecelik,gömlek,peçete yapımında kullanılan bir tür ince,yıkanabilir pamuklu kumaş.:ŞİLEBEZİ
Geceyle ilgili beste.:NOKTÜRN
Geciktirmek,bekletmek anlamında yerel sözcük.:YUBATMAK
Geç doğmuş kuzu.:EMLİK
Geç dönem Rönesans sanatçılarının en önemlilerinden biri sayılan Venedikli Maniyerist ressam.:TİTTERETTO
Geçen yıl,bir önceki yıl.:BILDIR
Geçenek,dehliz. : KORİDOR
Geçerli ve değerli olma,sürüm.:REVAÇ
Geçerli, akan. : CARİ
Geçici istek. : HEVES
Geçici kazanç.:MÜTA
Geçici yada kesin olarak ışığı hiç algılayamama.:AMOROZ
Geçici, yeterli etkinliği olmayan. : PALYATİF
Geçim. : MAİŞET
Geçimi yaşlı ve zengin bir kadın tarafından sağlanan genç,erkek sevgili.:JİGOLO
Geçimini orman ürünlerinden sağlayan köylü. : ÇITAK
Geçirgen bir zardan süzerek,zehirli artıkları ayıklamak ve kanı temizlemek için kullanılan tedavi yöntemi. : HEMODİYALİZ
Geçişme.: OSMOS
Geçmiş yaşantılara özgü öğelerle şimdiki yaşam arasında bağ kurma gücü,muhayyile.:İMGELEM
Geçmişe duyulan özlem. :NOSTALJİ
Geçmişte işlenmiş,mahkemece ispatlanıp cezalandırılmış olan suç.:APAR
Gedik,yarık. : RAHNE
Gelecek zaman,yarın.:FERDA
Gelecekçilik.:FÜTÜRİZM
Gelen evrak. : VARİDE
Gelen ışıkları yansıtan araç.:REFLEKTÖR
Gelenek olarak gelen ve beğenilen.:MESURE
Gelenek. : ANANE
Geleneksel Türk evlerinde odalar arasında bulunan ve bir yönü avluya açılan mekan.:EYVAN : AYVAN
Geleneksel Anadolu evlerinde,odada en saygın kişilere ayrılan baş köse. :TOR
Geleneksel Anadolu konut mimarlığında,ahşap yapılardaki çıkmaların altına çaprazlamasına konan dikdörtgen kesitli destek.:ELİBÖĞRÜNDE
Geleneksel Anadolu yaşamını yansıtan yapıtlarıyla tanınmış kadın ressamımız.:ERENEYÜBOĞLU
Geleneksel Hawai dansı.:HULA
Geleneksel Hint mutfağında kullanılan çeşitli baharatların karışımına verilen ad.:MASALA
Geleneksel İspanyol şarkı ve dansı.:JOTA
Geleneksel İtalyan halk çalgısı.:OKARİNA
Geleneksel Japon evlerini dört bir yanından çevreleyen balkon.:ENGAVA
Geleneksel Japon okçuluğuna verilen ad. : KYUDO
Geleneksel Japon türkü ve şarkılarına verilen ad. : UTA
Geleneksel Türk evlerinde bulunan raf. : TEREK
Geleneksel Türk evlerinde, odalarda kapı yanında bulunan ya da kapının yer aldığı duvar boyunca uzanan, en az bir insan boyu yüksekliğinde dolap, yüklük. Asma kat. Mutfakta yüksekte ve geniş raf. : MUSANDIRA
Gelibolu yarımadasında Çanakkale şehitleri anıtının yer aldığı burnun adı.:HİSARLIKTEPE
Gelibolu yarımadasında eskiçağ kenti.: İDAİON
Gelibolu yarımadasında suvla ‘da denilen bir koy.:ANAFARTA
Gelibolu yarımadasında,Anafarta da denilen bir koy.:SUVLA
Gelibolu yöresinde kadınların boydan boya örtündükleri bir tür çarşaf.:ALAVURA
Gelin başlığı. : KEPEZ
Gelin çiçeği.:KALA
Gelin duvağı da denilen ve çok güzel parlak çiçekler açan bir bitki.:BEGONVİL
Gelin olacak kıza erkeğin verdiği para yada armağan,ağırlık.:KALIN
Gelin tacı.:KALAK
Gelin ya da sünnet alayının önünde taşınan, üzeri çeşitli süslerle bezeli balmumundan yapılmış ağaç. : NAHİL:NAHL
Gelin,yeni evlenmiş kadın.:ARUS
Gelinciğe benzer kürkü makbul bir hayvan. : KAKIM : AS
Gelincik çiçeği. : KIZALAK
Gelincik.:ARS
Gelincikgillerden,kapsüllerinden afyon,tohumlarından yağ çıkarılan bir yıllık ve otsu bir kültür bitkisi.:HAŞHAŞ
Gelinduvağı” da denilen ve çok güzel parlak çiçekler açan tırmanıcı bir bitki. : BEGONVİL
Gelinin çeyizi.:DÜRÜ
Gelinlerin oturması için hazırlanmış süslü sedir.:ERİKE
Gelip çatma,girme. : HULUL
Gelip geçici. :ARIZİ
Gelir getiren,kar sağlayan.:RANTABL
Gelirler. : VARİDAT
Gelişigüzel toplanmış eşya. : DERİNTİ
Gelişigüzel ve dayanıksız yapılmış anlamında. : ÇER
Gelişigüzel. : ALELITLAK
Gelişme. : NEŞVÜNÜMA : TEKAMÜL
Gelişmek, büyümek. : ÜNEMEK
Geliştirdiği halk egemenliği kavramıyla Fransız devriminin başlarında burjuvazinin monarşi ve aristokrasiye karşı mücadelesine yön vermiş ünlü Fransız din adamı. : SİEYES
Gemi armasında bulunan oynak halat.:SELVİÇE
Gemi bordalarına ve küpeştelerine açılan dörtgen biçiminde delik. : LOMBAR
Gemi bordasındaki top çıkarılan dört köşe boşluk ve açıklık. :SAPARTA:ZAPARTA
Gemi çapasında kolların birleştiği şişkin yer.:MEME
Gemi çatmasındaki eğri parça. ARAÇOL
Gemi çifte demir attığında zincirlerin dolaşmasını önlemek için kullanılan donanım.:KARAMUSAL
Gemi demiri.:ÇAPA.:LENGER
Gemi demirinin ucundaki yassı parça.: TIRNAK
Gemi demirinin zinciri.:GOMİNA
Gemi enkazı, batık. : LAŞE
Gemi güvertesinin enine konmuş kirişlerinden her biri.:KEMERE
Gemi için, pervaneyi ters yönde çevirme.: TORNİSTAN
Gemi içini aydınlatmaya yarayan siperli fener.:MAPA
Gemi kalafatında,buharlı makinelerde,temizlik işlerinde,otomobilcilikte kullanılan didilmiş kendir. :ÜSTÜPÜ
Gemi kiralama. : ISKAPARMA
Gemi omurgasının baş ve kıç tarafından yukarıya uzanan ağaç yada demir direklerden her biri.:BODOSLAMA
Gemi safrası. : SABURA
Gemi teknesinin su içinde kalan bölümü.Gemi omurgası. KARİNA
Gemi ya da tren yatağı. : KUŞET
Gemi yada iskelede halatın takıldığı yuvarlak başlı iri demir,ağaç yada beton dikme.:BABA
Gemi yapılan yer.:TERSANE
Gemi yapım yeri.Gemilerin yükleme ve boşaltma yapması için rıhtımlarla çevrili havuza verilen ad.:DOK
Gemi zincirinin su içindeki bölümü. : KALOMA
Gemi,tren,kışla gibi yerlerde üst üste yapılan yatak yeri.:RANZA
Gemici çırağı. : MİÇO
Gemici düdüğü.:SİPSİ
Gemici kaması. :KAVELA
Gemici,denizci.:MELLAH
Gemici,işçi gibi kimselerin eğlenmek için gittikleri içkili ve danslı yer.:BALOZ
Gemicilerin yada işçilerin birlikte bir şey çekerken haydi çek anlamında bir ağızdan yüksek sesle ve makamla söyledikleri söz,gayret sözü.:HEYAMOLA
Gemicilikte denizin içinde iki zincirin birbirine dolaşmasına verilen ad.:KORZA
Gemicilikte halat germe. : TİZE
Gemide ambar ve kamaraların üstü.:GÜVERTE
Gemide direklere takılı halatları bağlamak için küpeştenin iç tarafında bulunan delikli ve çubuklu levha.:ARMADURA
Gemide hareket halinde bulunan bir halatın veya zincirin,bir an durdurulması için verilen komut.: ABOSA
Gemide hava bacaları. : MANİKA
Gemide tahta kaplama yuvası.:AŞOZ
Gemide tayfa başı. : LOSTROMO
Gemide teslim satış. : FOB
Gemide türlü işlerde çalıştırılan işçi.:TAYFA
Gemide yelkenlerin açılması.:AMORA
Gemilerde ateşçiye ateşi harlandırmak için verilen komut.:FAYRAP
Gemilerde bayrakları direğe çekmekte kullanılan ince ip. :SAVLA
Gemilerde bulundurulan sandal.:FİLİKA
Gemilerde can kurtaran filikalarını oturtmak için güvertelere konulan sehpa.:KALASTRA
Gemilerde civarda donanımını desteklemek için yerleştirilen ek yapı öğesi.:TALİMAR
Gemilerde denizcilik kurallarına aykırı durum. : KARAVELA
Gemilerde güverte hizasında ıskarmoz bağlarına tutturulan dikmelerin dış yüzlerine kaplanan kaplamaların oluşturduğu siper,borda kaplamalarının en üstü,güverteden yukarıda kalan bölüm,korkuluk,parapet.:KÜPEŞTE
Gemilerde güverte ve borda kaplama tahtalarının yan yana gelmeleri sonucu aralarında oluşturdukları çizgi.:ARMOZ
Gemilerde havalandırma bacası.:MANİKA
Gemilerde içine içme suyu konulan ortası basık küçük fıçı.:KARTEL
Gemilerde içme suyu konulan büyük ve yassı fıçı.:MANCANA
Gemilerde işaretçi erlerin kullandığı dürbün.:AYNA
Gemilerde kamaralarla alt güverteleri aydınlatmak için bordalardan ve güvertelerden açılan yuvarlak pencere.:LOMBOZ
Gemilerde korkuluk olarak kullanılan kalın halat.:VARDAMANA
Gemilerde kullanılan demir halka. : ANELE
Gemilerde kullanılan küçük makara. : MANDAR
Gemilerde kullanılan küçük su fıçısı. : KARTEL
Gemilerde küçük yaşta tayfa yamağı. : MİÇO:MUÇO
Gemilerde mizana direğinin gerisindeki yelken. : RANDA
Gemilerde pruva direkleri üzerinde yer alan gözetleme yeri.:VİGLA
Gemilerde torpidolara karşı ve daha başka işler için kullanılan halattan örülmüş ağ.:ŞIPKA
Gemilerde yemek pişirilen yer,mutfak.:KUZİNE
Gemilerde yolcuların hizmetine bakan görevli.:KAMAROT
Gemilerdeki usta gemicilere verilen ad.:MARNEL
Gemilere ve yakın kıyılara yük taşıyan,güvertesiz büyük bir tekne türü.:MAVNA
Gemileri bağlamakta kullanılan üç yada dört kollu halat. : YOMA
Gemileri farklı iki su düzeyinin birinden ötekine geçirmek için yapılan ara havuz. : LOK
Gemileri iskele,rıhtım veya şamandıraya bağlamaya yarayan kalın halat. : PALAMAR
Gemilerin alabileceği yükü belirtmekte kullanılan bir tona eşit birim.:TONİLATO
Gemilerin baş bodoslamalarının her iki yanında,çapayı içine alabilen ve güverteye açılan demir zincirin geçtiği delik.:LOÇA
Gemilerin kaburgalarını oluşturan eğri ağaçların adı.:ISKARMOZ
Gemilerin mizana direğinin gerisindeki yelken. : RANDA
Gemilerin üst güvertelerinde ve palavralarında bulunan mutfak.:GALİ
Geminin kaplama tahtaları arasını üstüpü ile doldurup ziftleyerek su geçirmez duruma getirme işi. : KALAFAT
Geminin saatteki hızını ölçen alet. : PARAKETE
Geminin arkası,kıç.:PUPA
Geminin bağlı olduğu limanın adı yazılan düz veya yuvarlak kıç bölümü : AYNACIK.
Geminin baş ve kıç tarafında asıl güverteden yüksek olan kısa güverte. : KASARA
Geminin başka bir gemiden veya kıyıdan uzaklaşması.: AVARA
Geminin baştan ikinci direği.:GRANDİ
Geminin cıvadrasına çekilen üçgen yelken.: FLOK
Geminin çektiği suyu göstermek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konulan işaretler.:KANA
Geminin en geniş yeri. : MASTURİ
Geminin hangi devlete ait olduğunu gösteren bayrak. : BANDIRA
Geminin içindeki en alt bölüm.: SİNTİNE
Geminin kaplama tahtalarının arasının doldurulup ziftlenerek,su geçirmez hale getirilmesi.:KALAFAT
Geminin kemerleri üzerine döşenmiş,baştan kıça kadar uzanan kısmı.:GÜVERTE
Geminin ön tarafı. : PRUVA
Geminin rüzgar alan yönü. : ORSA
Geminin rüzgar almayan yanı.:BOCA
Geminin rüzgar üstüne veya altına dönmesi için yelkenlerin bazısını gevşetme, bazısını germe işlemi. : TİRAMOLA
Geminin saatteki hızını anlamak için kullanılan araç.:PARAKETE
Geminin sol yanı.:İSKELE
Geminin su altında kalan kaplamalarının dış kısmı.:KARİNA
Geminin yan kısmı.:BORDA
Geminin yürümesine hizmet eden direk,seren,ip,halat ve yelken takımı. : ARMA
Geminin zincirini toplayıp demirini kaldırmaya hazır bulunması : APİKO
Gemiyi baştan ve kıçtan halatla karaya bağlama. : ABAŞO
Gemiyi istenilen bir yerde tutmak için bir zincirle denize atılan gemi demiri.:ÇİPO:ÇAPA
Gemlik ilçesinin antik dönemdeki adı. : KİOS
Genç yanardağların çevresinde,karbondioksit ve metan gazı ile çeşitli hidrokarbon gazları sızdıran yarık veya delik.:MOFET
Genç, toy. : TORLAK
Gençken saçı sakalı ağarma.:İŞABE
Genel binalarda erkeklere ayrılmış tuvaletlere yerleştirilen ve işemeye yarayan gereç.:PİSUAR
Genel kural.:DÜSTUR
Genel mağazalara mal bırakırken karşılığında alınan ticari belge.:RESEPİSE
Genel mağazaya bırakılan bir malı teslim eden bir malı teslim eden ve onun üzerinde rehin hakkı kuran emre yazılı senet. : VARANT
Genelevlerde ayak işleri yapan ve sırası geldiğinde mamaya vekalet eden kadın:ÇAÇA
Genelge. : TAMİM
Genelleştiği için yanlışlığına önem verilmeden kullanılagelen söz,deyim,terim,yaygın yanlış.:GALATIMEŞHUR
Genellikle 12 Martta görülen,Batı Karadeniz’e özgü şiddetli bir fırtına.:HUSUM
Genellikle 29 Temmuzda görülen bir fırtına. : KIZILERİK
Genellikle 31 Ağustos’ta meydana gelen bir fırtına.:MİRCAN
Genellikle alt bölümü killi ve kumlu, üst bölümü tebeşir olan II. Jeolojik çağın son dönemi.:GREGASE
Genellikle altına gömlek veya bluz giyilen örgü kazak.:SÜVETER
Genellikle arkasından yağmur getiren sert ve geçici yel.:BORA
Genellikle askerlerin giydiği konçlu ve kaba potin.:POSTAL
Genellikle bakterilerin neden olduğu sidik torbası iltihabı.:SİSTİT
Genellikle bayramlarda konuklara ikram edilen kokulu bir çörek.:NOKUL
Genellikle beyaz renkli ve damalısı da olan cilalanabilen billurlaşmış kireç taşı. : MERMER
Genellikle bir çok Avrupa ülkesinde giyilen tahta ayakkabı.:SABO
Genellikle bir traktörün arkasına monte edilen ve zemini derince kazmaya yarayan alet.:RİPER
Genellikle bir traktörün arkasına monte edilen ve zemini derince kazmaya yarayan bir alet.:RİPER
Genellikle birbirine ekli metal levhalardan oluşan soyut heykel. : STABİL
Genellikle boynuz yada hayvan başı biçiminde yapılmış içki dolabı.:RİTON
Genellikle çay ve kokteyller için hazırlanan,peynir,sucuk,salam gibi şeylerle süslenen çok küçük ekmek.:KANEPE
Genellikle dağlarda oluşan bir aşınma toprağı. : RANKER
Genellikle doğayı yansıtan fotoğrafları kadar “İshak Paşa Sarayı”, “Türkiye’nin Kuş İnsanları”, “Çölde Fırtına” gibi belgesel filmleriyle de tanınmış fotoğraf sanatçımız. : ERSİN ALOK
Genellikle dondurmanın yanında yenilen bir tatlı bisküvi. : KEDİDİLİ
Genellikle dört yıl süren üniversite veya yüksekokul öğrenimi.:LİSANS
Genellikle eski bir sanat yapıtının,bir yazıtın çizilerek veya boyanarak yapılmış kopyası.:RÖLÖVE
Genellikle eşeklere,bazen de atlara vurulan,kaşsız,enli,yayvan ve yumuşak bir çeşit eyer.:PALAN
Genellikle ev içinde giyilen hafif ayakkabı. : TERLİK
Genellikle gece kulüplerinde,pavyonlarda genç bir kadının müzik eşliğinde dans edip soyunarak yaptığı gösteri.: STRİPTİZ
Genellikle genç kızlarda görülen kansızlık.:KLOROZ
Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı,ilgi çekici bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği.:TABİR:DEYİM
Genellikle geyik veya keçi derisinden yapılmış yumuşak ve mat meşin.:GÜDERİ
Genellikle giysinin yaka,kol,etek çevresine kendi kumaşından veya başka kumaştan geçirilen ince şerit.: BİYE
Genellikle gömlek yapmakta kullanılan,çizgili ve ince bir pamuklu kumaş.:ZEFİR
Genellikle güneşten korunmak için bir yerin üzerine gerilen bez,naylon v.s.’den yapılmış örtü.:TENTE
Genellikle hamsi veya sardalye balığından yapılan zeytinyağlı ve tuzlu balık ezmesine verilen ad.:ANÇÜEZ
Genellikle hamurunda yumurta bulunan, özel biçim verilmiş İtalyan kökenli çubuk. : GRİSSİNİ
Genellikle haşlandıktan sonra salata olarak yenilen,deniz kenarlarında ve tuzlu topraklarda yetişen otsu bir bitki.:DENİZ BÖRÜLCESİ
Genellikle hayvan postundan yapılan başlık.:BÖRK
Genellikle hekimlik ve fotoğrafçılıkta kullanılan,hayvanların kemik,kıkırdak,vb dokularından veya bitkisel yosunlardan elde edilen saydam,renksiz,kokusuz bir madde.:JELATİN
Genellikle Hindistan’da dokunan, özel motifleri olan değerli bir yün kumaş. : ŞAL
Genellikle iplik durumuna getirilebilir lifli maddeler.:ELYAF
Genellikle kadınların denize girerken saçları ıslanmasın diye kullandıkları başlık.: BONE
Genellikle kahveyle birlikte yenilen bir tür çikolata. : TRÜF
Genellikle kıldan dokunan büyük çuval.:HARAR
Genellikle kıldan yapılmış kaba dokuma. :ÇUL
Genellikle kısa kollu,pamuklu spor gömlek.:TİŞÖRT
Genellikle kışın akan,yazın kuruyan küçük çay : DERE
Genellikle kibrit çöpleriyle oynanan bir oyun.:NİM
Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı bir ya da birkaç yanı açık sofa. : HAYAT
Genellikle kürkten yapılmış omuz atkısı : ETOL
Genellikle mantardan yapılan tıpaları çekmeye yarayan burgu. :TİRBUŞON
Genellikle mısır unundan yapılan bir tür pide.:KİRDE
Genellikle midenin bozulmasından ötürü dilin üzerinde oluşan beyaz tabaka. : PAS
Genellikle Museviler için,İslam dinine dönmüş olan.:AVDETİ
Genellikle operalarda bazen da senfonik şiirlerde sık sık yinelenen küçük melodi parçası.:LAYTMOTİF
Genellikle ölçü aygıtlarında gösterge çizelgesi. : SKALA
Genellikle posta vapurlarında üst güvertenin altında bulunan güverteye verilen ad.:PALAVRA
Genellikle resmi yerlerde,resmi işlerde uyulması gereken kural,yol ve yöntemlerin tümü.:SEREMONİ
Genellikle sevecen ve hüzünlü bir konu işleyen küçük lirik şiir.:ELEJİ
Genellikle söğüt veya başka ağaç dallarından örülen,yük taşımaya yarayan,kaba ve dayanıklı sepet.:KÜFE
Genellikle şeker hastalarının kullandığı tatlandırıcı : SAKARİN
Genellikle tahıl ölçmekte kullanılan bir ölçek.:KİLE
Genellikle ticaret eşyasının saklandığı yer,depo.:ARDİYE
Genellikle tiyatro ve sinemada konuşması olmayan veya konuşması çok az olan rollere çıkan kimse.:FİGÜRAN
Genellikle topla yapılan yaylım ateş. : SALVO
Genellikle uluslar arası bir serginin yapımcılığını üstlenen kişi. : KÜRATER
Genellikle Uzakdoğu ülkelerinde B vitamini eksikliğinden doğan bir hastalık. : BERİBERİ
Genellikle üzüm şırasının kaynatılması ile yapılan koyu pekmez. : BULAMA
Genellikle Venedik’te kullanılan bir kayık.:GONDOL
Genellikle yakmak için kullanılan iri saman.: KES
Genellikle yelken bezinden veya meşinden yapılmış büyük heybe. : HURÇ
Genellikle yüzük yapımında kullanılan değerli bir taş.:AKİK
General veya amiral aşamasındaki askerler.:ERKAN
Genetik olarak birbirinin aynı olan canlılar.:KLON
Geniş açılı manzara. : PANORAMA
Geniş bir görüş sağlamak için yüksek bir yere yapılan küçük kule.:GAZEBO
Geniş bir yüzeyin sulandırılmış mürekkep,kurum boyası yada suluboyayla hiç fırça izi kalmayacak biçimde boyanarak örtülmesi. : LAVİ
Geniş cadde. : BULVAR
Geniş gagalı böcekçil çobanaldatanlara verilen genel ad. : KECİSAĞAN
Geniş kenarlı silindir şapka. : BOLİVAR
Geniş kollu sabahlık.:KİMONO
Geniş kulplu kap. : LENGER
Geniş ölçüde kahve,kakao,kauçuk gibi ürünler yetiştirilen işletme.:PLANTASYON
Geniş sofa.:DİVANHANE
Geniş şal. Uzun omuz atkısı. : ETOL
Geniş ve derin ağızlı mağara.:KUYLUÇ
Geniş ve derin bilgisi olan. : MÜTEBAHHİR
Geniş yapraklı bir süs bitkisi.:DEVE TABANI
Geniş yapraklı,çiçekleri kokulu bir ağaç ve bu ağacın kestaneye benzeyen yemişi.:ATKESTANESİ
Geniş,engin : VASİ
Geniş,enli.:ARİZ
Genişlik. : VÜSAT
Genizden konuşan,hımhım.:GENZEK
Genizsi,genzel.:NAZAL
Genleşme ölçer.:DİLATOMETRE
Geometri.:HENDESE
Geometrik biçimlerde kesilmiş küçük ahşap parçaların büyük bir yüzey oluşturmak üzere birbirleriyle geçmeli olarak birleştirilmesi tekniği.:KÜNDEKARİ
Geometrik cisimlerin nitelikleriyle ilgili özelliklerini ve bağıl konumlarını,biçim ve büyüklüklerinden ayrı olarak alıp inceleyen geometri dalı.:TOPOLOJİ
George William Russell (takma adı). : AE
Geothe’nin Faust’undaki entelektüel iblis.:MEFİSTO
Gerçeğin doğaya uygun biçimde yansıtılmasını amaçlayan sanat akımı.:NATÜRALİZM
Gerçek anlamının dışında kullanılan kalıplaşmış söz grubu. : DEYİM
Gerçek hak sahibinin haklarını kullanamaması gibi sebeplerin varlığı halinde onun yerine (kanuni temsilci olarak) bir malı yönetmek veya bir işi görmek üzere atanan kimse.:KAYYUM:KAYYIM
Gerçek olan,gerçeğe yada aslına dayanan.:OTANTİK:ORİJİNAL
Gerçek öznesi olmayan eylemlere verilen ad. : EDİLGEN
Gerçekleşme.: TAHAKKUK
Gerçekleşmiş olan eylem yada iş.:OLUT
Gerçekliği ve onun çelişmelerini incelemeye yarayan ve bu çelişmeleri aşmayı sağlayan yolları aramayı öngören akıl yürütme yöntemi,eytişim.:DİYALEKTİK
Gerçekte herhangi bir ülkede ilk olarak yaşayan insanlara, günümüzde ise Avustralya yerlilerine verilen ad. : ABORİJİN
Gerçekte var olmayan.:FANTASTİK
Gerçekte var olmayıp var sanılan,var diye düşünülen,kuruntuya dayanan.:MEVHUM
Gerçekte yeri olmayıp zihinde tasarlanan. : SANAL
Gerçekten öyle olmadığı halde öyle sanılan. : İTİBARİ
Gerçekten,doğrusu,hakikaten.:FİLHAKİKA
Gereç.:MATERYAL
Gerede ve Kızılcahamam arasında E-5 karayolunun Köroğlu Dağlarını aştığı yüksek geçit.:AKYARMA
Gereğinde kullanmak için saklanan tahıl.:ZAHİRE
Gerek Müslümanlar gerek Hindular tarafından büyük saygı gösterilen ve adına Şadi denilen düğün günü şenlikleri düzenlenen Hintli Veli.:GAZİMİYAN
Gerekçe. : ESBABI MUCİBE
Gereken, yiyecek, içecek şeyler. : NEVALE
Gerekli notların unutulmaması için yazıldığı takvimli defter,ajanda.:ANDAÇ
Gerekli okul eğitimini görmeden kendini yetiştirmiş olan kimse.:ALAYLI
Gerekli.:MUKTEZA: MUKTAZİ.: BECİT
Gerekme. : İKTİZA
Gerekmezcilik.:PERİPATEİZM
Gereksiz, anlamsız, boş söz. : LAKLAKA
Gereksiz,fazla.:ZAİT
Gerektiği zaman kullanılmak için saklanan tahıl. : ZAHİRE
Gerektiğinde tüfeğin namlusuna da takılabilen bir süngü türü.:KASATURA
Geri alma. : İSTİRDAT
Geri çevirme. : İRCA
Geri dönen.:RACİ
Geri kalan,kalan.:MÜTEBAKİ
Geri kalan.:MÜTEBAKİ
Geri ödeme. : RAMBURSMAN
Geri zekalıların egemen olduğu toplum düzeni.:İDİOKRASİ
Gerilerek açılmış iki kolun parmak uçları arasındaki uzaklık. : KULAÇ
Gerilim yokluğu. : ATONİ
Gerilmiş halatla taşıma. : VARAGELE
Geriye doğru uçabilen küçük bir kuş. : KOLİBRİ
Germanyum ve silisyum elementlerinin iletkenliklerinden yararlanmayı sağlayarak elektronik tüplerin elektrik titreşimlerini genişletmekte kullanılan alet.:TRANSİSTOR
Getirim.:RANT
Geven cinsinden sarı çiçekli ve dikenli çok yıllık bodur çalı. Bu bitkinin saplarından elde edilen zamk.:ANZAROT
Gevenden çıkarılan bir tür zamk.:KİTRE.:KESTERE
Geveze,sözünü bilmez anlamında yerel bir sözcük.:VAZALAK
Geveze. : RAAT : LAFAZAN
Geveze.:ÇALÇENE
Geviş getiren hayvanlarda,dört bölümlü midenin dördüncü bölümü.: ŞİRDEN
Geviş getiren hayvanların ayaklarının arkasındaki körelmiş tırnak,kemik çıkıntısı.:BAKANAK
Geviş getiren hayvanların dört gözlü olan midelerinin üçüncü gözü.:KIRKBAYIR
Gevrek bir elma türü.: FERİK
Gevşek bükümlü olarak hafif katranlı kendirden yapılmış ince halat.:MÜRNEL
Gevşek,iş bilmez,tembel.:SALPA
Gevşemek,ek yerlerinden ayrılmak,oynamak.:KAĞŞAMAK
Geyik dikeni.:ALIÇ
Gezegen. : PLANET
Gezen ada,saz ada,Sazak gibi adlar da verilen ve sazlardan oluşarak bir göl içinde yüzen ada.:HOPAL
Gezgin samuray. : RONİN
Gezinti,seyahat.:TURİNG
Gezme, gezinti. Göz gezdirme, seyretme. : SEYRAN
Gırtlağın ön ve alt bölümlerinde bulunan,salgısını kana veren,çok damarlı önemli bir bez.:TİROİT
Gırtlak çıkıntısı. : ADEMELMASI
Gırtlak.:HANÇERE
Gırtlaktaki aşırı ve süreğen iltihap.:LARENJİT
gibi bütün çalışma kollarını içine alan ocak.:AHİLİK
Gidiş. : AZİMET
Gine’nin para birimi.:SİLY
Giresun yakınlarında bir burun. : YOROZ
Giresun-Şebinkarahisar karayolunda bir dağ geçidi. : ŞEHİTLER
Girida da denilen,eti lezzetli bir balık.:LAHOS
Giriş bölümünde kış mevsimini konu edinen kaside. : ŞİTAİYE
Giriş müziği. : PRELÜD
Giriş ücreti.:DUHULİYE
Giriş,önsöz.:DİBACE
Girişik bezeme.:ARABESK
Girit ablukasında ve 1877 Rus savaşında yararlılıklar göstermiş,Osmanlı devletinin son kaptanı deryası.:VESİMPAŞA
Girit’in efsanevi kralı. : MİNOS
Gitar eşliğinde seslendirilen Portekiz halk şarkısı. : FADO
Gitar ve kastanyet eşliğinde çiftler tarafından oynanan ünlü bir İspanyol dansı.:FANDANGO
Giyeceklerin karşılıklı iki yanını birleştirmekte kullanılan,bir halka ve çengelden oluşan araç,agraf.:KOPÇA
Giyim eşyası alanında uzmanlaşmış moda desinatörü.:STİLİST
Giyim gösterisi.:DEFİLE
Giyim süslemede,çanta,şapka,sepet örmede kullanılan parlak,renkli ve dayanıklı bir şerit.:RAFYA
Giyiminde,tavır ve davranışlarında,beğenilerinde aşırı bir özenti içinde olan erkek.:DANDİ
Giysi dolabı.:GARDROP
Giysi kesimi, kesimle verilen biçim. : KUP
Giysi vs işlemek için kullanılan küçük,pırıltılı pul.:PAYET
Giysi,perde gibi şeylerin kenarlarına dikilen kırmalı yada büzgülü süs.:FARBALA
Giysi. : LİBAS: ESVAP: FİSTAN.:RUBA
Giyside bir kol kesimi türü.:JAPONE
Giysilerde dikişli kıvrım.:PASTA
Giysilerde kimi yerlerden içeriye doğru daraltılarak dikilmiş bölüm.:PENS
Giysilerde omuzları kaplayan ve yakaya doğru uzanan kol. : REGLAN
Giysilerde omuzların dik durması için konulan parça.:VATKA
Giysilerde sırtı örten büyük ve devrik yaka.:EĞİNDİRİK
Giysileri güveden korumak için kullanılan antiseptik bir madde.:NAFTALİN
Giysilerin etek,kol,yaka parçalarına,perdelerin ucuna geçirilen seyrek dokunmuş keten bezi.:EKSTRAFOR
Giysilerin kol,yaka,etek kenarlarına dikilen şerit yada kaytan.:ZIH
Giysilerin üstüne giyilen,önü açık bir tür üstlük.:DOLAMA
Giysinin kenarına paralel olarak yapılan kendi kumaşından süs. : BİYE
Giysinin omuzla göğüs arasında kalan bölümüne eklenen parça.:ROBA
Gizemcilik.:MİSTİSİZM
Gizemli eski yazı.:RUNİK
Gizemli zatürree de denilen akut solunum yetersizliği sendromunun kısa yazılışı.:SARS
Gizleme,örtme.: SETR
Gizli bilimler ve kimya üzerine yazdığı yapıtlarıyla tanınmış XIV. Yüzyıl Türk bilim adamı.:CİLDEKİ
Gizli bir anlamı olan, bir şeyi ima eden. : MANALI
Gizli düzen. : TOZAK
Gizli görevli. : AJAN
Gizli oyun.:DALAVERE
Gizli öğreticilik. : EZOTERİK
Gizli veya ince alay,saraka.:İSTİHZA
Gizli yazılar,şifreli belgeler bilimi yada incelemesi.:KRİPTOLOJİ
Gizli yer, köşe bucak. : TUN
Gizli,saklı,gizlenmiş.:PİNHAN:MAHFİ.:MEKNİ.:HAFİ
Gizlice söyleyip haber vermek. : AKOZLAMAK
Gizlilik taşıyan belge.:KRİPTO
Gizlilik.:MAHREMİYET
Gobene’de denilen bir balık. : TORBİL
Gol pası. : ASİST
Golf’te topu çukura sokmak amacıyla yapılan uzun vuruş.:DRİVE
Gomalak da denilen ve cilacılıkta kullanılan hayvansal kökenli reçine.:ŞELLAK
Gonçarov’un, uyuşuk ve iradesiz bir toprak sahibinin portresini çizdiği ünlü romanı. : OBLOMOV
Gondola benzer kayık. : PEREME
Gondolcu şarkısı.:BARKAROL
Gotik mimarlıkta görülen ve bir çatının üstünde yer alan küçük kule. : PİNAKOLO
Göbek,kuşak.:BATIN
Göç,göçme.:MUHACERET
Göçebe bir kuş. : TURNA
Göçebe çadırı,oba anlamında eski sözcük.:HİBA
Göçebe ve yarı göçebe Türkmenler arasında, genellikle ölülerin ardından söylenen ağıt ve bozlağa benzer türkü. : YAKIM
Göçebe ve yolcuların yolculuk yada göç sırasında konakladıkları yer.:KONALGA
Göçebe, eti için avlanan bir kuş. : ÇULLUK
Göçebelik:. BETAET
Göçmen. :MUHACİR
Göçücü balıkların Akdeniz’den Karadeniz’e çıkması. : ANAVASYA
Göçücü balıkların Karadeniz’den Akdeniz’e geçmesi. : KATAVASYA
Göğe bakmaktan korkma.:URANOFOBİ
Göğe çıkma. : MİRAÇ
Göğün en yüksek katı.: ARŞ
Göğün en yüksek yeri.:AYYUR
Göğüs boşluğunun iç yüzünü ve akciğerleri saran zar,göğüs zarı.:PLEVRA
Göğüs kemiği arkasında bulunan iç salgı bezi.: TİMÜS
Göğüs zarı. : PLEVRA
Göğüs, bağır.: DÖŞ : TORAKS
Gök bilim.:ASTRONOMİ:FELEKİYAT
Gök biliminin en belli başlı olayları ele alan dalı.:KOZMOGRAFYA
Gök biliminin,matematik ve fiziğin yalnız temel kavramlarından yararlanarak en belli başlı olayları ele alan dalı.:KOZMOGRAFYA
Gök boşluğu.:CEVV
Gök cisimlerinin doğması.:MATLA
Gök cisimlerinin yükseltisini ölçmekte kullanılan araç.:USTURLAP
Gök gürlemesinden duyulan aşırı korku. BRONTOFOBİ
Gök gürültüsü ve yıldırımdan aşırı derecede korkma. : ASTRAFOBİ
Gök küreyi gösteren alet.:NAVİSFER
Gök yakut da denilen süs taşı. : SAFİR
Gökada.:GALAKSİ
Gökbilimde güney açısına verilen ad.:AZİMUT
Gökbiliminin,matematik ve fiziğin temel kavramlarından yararlanarak en belli başlı olaylarını ele alan dalı. : KOZMOGRAFYA
Gökçe adanın eski adı.:İMROZ
Gökçeada’da yurdumuzun batıdaki en uç noktası olan burun. : AVLAKA
Gökkuşağı ,eleğimsağma. : ALAİMİSEMA:ALKIM .:TİRAJE
Gökküresinde üzerinde on iki burcun eşit olarak dağıldığı kuşak. : ZODYAK
Gökküreyi gösteren alet. : NAVİSFER
Gökler.:EFLAK
Göklerin en yüksek katı. : ARŞ
Gökova körfezi kıyısında turistik bir belde. : AKYAKA
Gökova Körfezi’nin en güzel koylarından biri. : OKLUK
Gökova körfezinin güney kıyısında doğal güzelliğiyle ünlü bir koy.:BÖRDÜBET
Göksu’nun eski adı.:ARETAS
Göktaşı. Taş meteorit. : AEROLİT
Gökteki ay. : MAH
Göktürk devletinin batı bölümünün başkanına verilen unvan.:ŞAD
Gökyüzü. : ASUMAN
Göl bilim.:LİMNOLOJİ
Göl kenarlarından çıkarılan ve çiçekçilikte kullanılan değerli bir toprak.:TORF
Gölge. : SAYE
Gölgede kalan taraf.: KUZ
Gölgede kuruması için tütün yapraklarının asıldığı üstü kapalı yer.:ARAN
Gölgeler. : ZILAL
Gölgelik. : SAYEBAN : TENTE
Gölleri inceleyen bilim dalı. : LİMNOLOJİ
Gömlek. : KAMİS
Gömülmüş olan,gömülü.:MEFTUN
Gönderme , yollama. : İRSAL
Gönderme kağıdı. : İRSALİYE
Gönlü rahat. Sessiz,sakin. : ASUDE
Gönül alıcı davranış, kompliman.:CEMİLE
Gönül alma.: TALTİF
Gönül ayartıcı,cilveli.:FETTAN
Gönül okşayıcı söz,ilgi gösterici söz.:KOMPLİMAN
Gönül temizliği. : HULUS
Gönüllü ve karşılıksız yapılan.:HASBİ
Gördek balığına verilen bir başka ad.:İLİK
Göreceli. : İZAFİ:BAĞIL
Görevden alma, işten uzaklaştırma. : AZİL
Görevi sadece şarap dağıtmak olan garson.:SOMELİYE
Görgülü,terbiyeli,olgun kimse. : ÇELEBİ
Görgüsüz, kaba saba kimse” anlamında argo sözcük. : ZONTA
Görgüsüz,kaba,anlayışı kıt kimse.:HÖDÜK
Görgüsüz,sonradan görme.:GÖKGÖRMEDİK
Görgüsüz.:CUDAM
Görkem,ihtişam,şatafat,tantana. EBDEBE. :ŞAŞAA :HAŞMET :MUTANTAN
Görme. : RÜYET
Görmede hiçbir bozukluk olmadığı halde okuma yetisinin yok olması. : ALEKSİ
Görsel bir sunumu içeren özel dosya.:PORTFOLYO
Görsel olarak hazırlanmış bulmacalara verilen ad.:REBUS
Görsel sanatlar ve müzik alanlarında,1960’ların sonlarında NewYork kentinde ortaya çıkan,biçimde aşırı sadeliği ve nesnel yaklaşımı savunan akım.:MİNİMALİZM
Görsel sanatlarda figürlerin çarpıtılmış gibi gösterildiği perspektif tekniği. : ANAMORFOZ
Görsel sunum içeren özel dosya. PORTFOLYO
Görsel-işitsel.:ODYOVİZÜEL
Görülen alemin ötesi.: MAVERA
Görülen bir şeyi ya da nesneyi edinme isteği; gıpta. : İMREN
Görülmüş,tanık olunmuş.:MEŞHUT
Görüngü bilimi. : FENOMENOLOJİ
Görünmez alem. : GAİP
Görüntüleme.: KLİP
Görüntüleri çekmeye yarayan aygıt. : KAMERA
Görünürdeki gemilerle haberleşmek için bir kıyı üzerine kurulmuş işaretleşme merkezi.:SEMAFOR
Görünüşe göre,görünüşte.:SURETA
Görünüşte zararsız gibi duran ve küçük bir dokunuşta patlayan bir tür tuzak. : BUBİ
Görünüşü ve davranışı ile korku veren iri yarı adam.:IZBANDUT
Görüş uzaklığını çok azaltmayan bir tür hafif ses.:PUS
Gösterge bilimi. : SEMİYOLOJİ
Gösteri.:NÜMAYİŞ
Gösterildikçe ödenmesi gereken poliçelere yazılan ve “görünce” anlamına gelen terim. : AVİSTO
Gösterim.:VİZYON
Gösteriş,göz kamaştırma.:ALAYİŞ
Gösteriş,ihtişam.:GÖRKEM
Gösteriş,şatafat.:CAFCAF
Gösterişi seven, varlıklı kimse.: KALANTOR
Gösterişi ve özentisi olmayan. : BABAYANİ
Gösterişli,görkemli,şatafatlı.:MUTANTAN
Gösterişli,yakışıklı.:ALENGİRLİ
Gösterişsiz,sade yaşamaktan yana olan.:KALENDER
Gösterme, ortaya çıkarma. : İZHAR
Göstermelik.:MOSTRA
Götürü iş yapan.: TAŞERON
Götürü, toptan. : KABALA:KESENE
Götürü;belli miktarda.:MAKTU
Gövde heykeli.:TORS
Gövdesi , kabuğu soyulduktan sonra yenilen veya turşusu yapılan yumru köklü, beyaz çiçekli ve otsu bir bitki. : GİMİ
Gövdesi Hindistan cevizi kabuğundan yapılmış uzun saplı saz.: REBAP
Gövdesi kızıl,ayakları ve yelesi siyah renkli olan at.:DORU
Gövdesi üç köşeli ve üç telli Rus halk sazı.:BALALAYKA
Gövdesinin çevresi 30 metreyi aşabilen bir sıcak ülke ağacı. : BAOBAP
Gövdesinin ortası kum saati biçiminde boğumlu,iki yüzlü Japon davullarının genel adı.:TSUZUMİ
Göz alıcı parlak renkleri olan,iri gövdeli bir papağan.:ARA
Göz alıcı ve gösterişli olma,debdebe,ihtişam,tantana,haşmet,şatafat.:GÖRKEM
Göz alıcı, göze çarpıcı,alımlı. : FRAPAN
Göz bebeği.:HADEKA
Göz bilimci.:OFTALMOLOG
Göz çukuru. :ÇANAK
Göz hastalığı sonucu ışıktan duyulan aşırı korku. : FOTOFOBİ
Göz hekimliği.:OFTALMOLOJİ
Göz küresi.:GLOP
Göz perdesi, aksu. : KATARAKT
Göz tansiyonu.:GLOKOM
Göz.:DİDE
Gözbağcı, büyücü. : RAİB
Gözbilimci.:OFTALMOLOG
Gözde ağ tabakada yer alan,sarı renkli küçük çukur.:MAKULA
Gözde iris ile billur cisim arasında bulunan boşluk. : ARTODA
Gözde sarıya çalan kestane rengi. : ELA
Gözdeki ağ tabaka. : RETİNA
Gözdeki arpacık.:İT DİRSEĞİ
Gözdeki billur cismin saydamlığını yitirerek ağarmasından ileri gelen körlük,aksu,göz perdesi.:KATARAKT
Gözdeki iris tabakasının iltihaplanması. : İRİTİS
Göze çarpan,alımlı. : FRAPAN
Göze çekilen sürmeyi yapma ya da sürme çekme sanatı.:KİHALET
Göze takılan mercek. : LENS
Gözenek,küçük delik.:POR
Gözle görülmeyen,mor ışının ötesinde yer alan,yapay olar da elde edilip tıpta kullanılan bir ışınım,mor ötesi.:ULTRAVİYOLE
Gözle görülmeyen,yapay olarak elde edilip tıpta kullanılan bir ışınım,ultraviyole.:MORÖTESİ
Gözlem evi.:RASATHANE
Gözleme dayalı tıbbi teşhis yönteminin babası olan Yunanlı doktor.:HİPOKRAT
Gözleme.:TARASSUT
Gözlemevi. : OBSERVATUAR
Gözler, pınarlar, kaynaklar. : UYUN
Gözleri ağrılı ve kirpikleri dökülmüş kimse.:CİPİ
Gözleri görmeyen. : AMA
Gözpınarları. : AMAK
Gözü kapalı inanılan düşünce, doğma. : İNAK : NAS
Gözü yaşarmak,ağlayacak duruma gelmek.:DOLUKMAK
Gözün içini aydınlatıp görmek ve gözü muayene etmek için kullanılan aynaya verilen ad. : OFTALMOSKOP
Gözün ön odasına kan dolması.: HİFEMA
Gözün saydam tabakasında meridyenlerin eşitsizliği yüzünden net görememe durumu.:ASTİGMATİZM
Gözüpek. : ACAR
Gözyaşı ile ilgili. : LAKRİMAL
Gözyaşı kanalcığı içinde oluşan taş.:DAKRİYOLİT
Gözyaşı.: EŞK
Gözyuvarının pigment ve kan damarları içeren katmanı.:UVEA
Gramerde biçim bilgisi,yapı bilgisi.:MORFOLOJİ
Gramerde çıkma durumu.:ABLATİF
Gramerde örnekseme.:ANALOJİ
Gramerde özne.: SÜJE
Gramerde yükleme durumu.:AKUZATİF
Grandi ve bocurum direkleriyle donatılmış iki direkli yelkenli tekne.:YOVL
Granitle aynı kimyasal yapıda,içinde mikrolitler olan kayaç.:LİPARİT:RİYOLİT
Gravür,desen yada fotoğrafın yerleştirildiği çerçeve.:PASPARTU
Gri rengin çeşitli tonlarını kullanarak yapılan ve oyulmuş kabartma izlenimi uyandıran resim.:GRİZAY
Gri renkli,sise benzeyen fakat yere kadar inmeyen bulut tabakası,katmanbulut.:STRATUS
Gri veya sarı renkte,etçil bir sinek cinsi.Çulluk sineği.:YEPTİS
Grip,paçavra hastalığı.:ENFÜANZA
Grönland adasının başkenti.:NUUK
Grup, kategori. : ULAM
Guatemala’daki en büyük Maya kenti ve tören merkezi.:TİKAL
Guatemala’nın para birimi. : KETZALİ
Guatr. : GUŞA
Gurbete gitme.:CELA
Gurbette yaşayan,yabancı,garip.:ELGİN
Gurur. : AZAMET
Gübre,tezek.:KEMRE
Gübreyi dışarıya atmak için ahırların duvarına açılan delik.:PÖNEK
Gücenme,kırılma.:İĞBİRAR
Gücenmiş,dargın,küskün.:MUĞBER
Gücü tükenmiş,yorgun,bitkin.: ARGIN
Gücü’de denilen ve bez tezgahında ipliği ayarlayan tarak.:NİRE
Gücünden yararlanmak için elde edilen buhar. : İSLİM
Güç durumlarda,davranışlarını ahlak kuralları yada düzenli bir düşünceden çok,çıkarlarına uyacak biçimde ayarlamayı amaçlayan tutum.:OPORTÜNİZM
Güç vermek,güçlendirmek.:PEKİTMEK
Güçlü ve gösterişli,iri yarı kadın.:BABAÇKO
Güçlü, şiddetli etki. : ZARP
Güçlü,kuvvetli,sağlam,dayanıklı,sert.: BEKEN
Güçlüğü yenip bir yeri ele geçiren.:FERHAT
Güçlük,korkulacak tehlikeli durum. : VAHAMET
Güçlük,zorluk,sıkıntı.:MEŞAKKAT
Güçlük. : VUADET
Güçsüz düşmek,yorulmak.:FARIMAK
Güçsüz,zayıf,aciz.:ZEBUN
Güdülenme. :MOTİVASYON
Gül ağızlı.:GÜLFEM
Gül bahçesi.GÜLZAR:GÜLİSTAN:GÜLŞEN
Gül renkli,pembe.:GÜLGÜN
Gül toplayan.:GÜLÇİN
Gül yağı yapılırken yan ürün olarak elde edilen kokulu ve renksiz bir sıvı,gül suyu.:GÜLAB
Gül yanaklı.:GÜLİZAR
Gülarya da denilen bir balık.:CİRAN
Gülden yapılmış içki.:BADEGÜL
Güldeste. : ANTOLOJİ
Güldürücü öyküler, fıkralar anlatıp hoş ve şaşırtıcı sözler söyleyerek halkı eğlendiren kimse.:NEKRE
Güleç,güler yüzlü.:BESİM
Güler yüzlü.:BEŞUŞ
Gülgillerden bir ağaç ve bu ağacın muşmulaya benzeyen yemişi. : ÜVEZ
Gülgillerden bir ağaç,kuş kirazı,ılgıncar.:GELİN FENERİ
Gülgillerden bir bitki ve bu bitkinin duta benzeyen kokulu yemişi.:AHUDUDU
Gülgillerden yabani bir ağaç ve bu ağacın mayhoş yemişi.:ALIÇ
Gülgillerden,bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen bir ağaççık,erkeç sakalı,keçi sakalı.:ÇAYIRMELİKESİ
Gülgillerden,kaplamacılıkta kullanılan yabani bir ağaç,kuş kirazı.:ILGINCAR
Güllük körfezi kıyısında, Milas ilçesine bağlı turistik bir köy.: KIYIKIŞLACIK
Gülme,gülüş.:HANDE
Gülsuyu.:GÜLAB
Gülünç bir biçimde giyinip süslenen kadın. : RÜKÜŞ
Gülünç derecede dar ve kısa giyinmiş olan. : ZİBİDİ
Gülünç,garip,şaşırtıcı davranışları olan kimse.:MANYAK
Gülüt.:GAG
Gümrük idarelerinden mal çekmek isteyen kişilerin ellerinde bulunan konşimento veya yük senetlerini gemini kaptan veya acentesine ibraz ederek kapları için tanzim ettirdikleri teslim belgesi.:ORDİNO
Gümrüklerde mallara değer biçen görevli.:İSTİMATOR
Gümrüklere gelmiş ticari eşyanın konulduğu,korunduğu yer,ardiye.:ANTREPO
Gümüş balığı. : ATERİNA
Gümüş balığına benzer bir küçük balık. : ÇAMUKA
Gümüş beyazlığında bir element. : KADMİYUM
Gümüş parlaklığında,bilinen en hafif element.: LİTYUM
Gümüş parlaklığında,demir sertliğinde,kolay işlenir ve kolayca tel durumuna getirilir bir element.:NİKEL
Gümüş renginde bir element. : CIVA
Gümüş renginde bir element.:KOBALT
Gümüş sepet de denilen,pembe yada beyaz çiçekli bir saksı bitkisi.:ARABİS
Gümüş üstüne özel bir biçimde kurşunla işlenen kara nakış.:SAVAT
Gümüş ve altın sırma tellerle karışık dokunmuş ipekli kumaş.:DİBA
Gümüş veya altın tellerden yapılmış motiflerle süslü.:TELKARİ
Gümüş, altın tellerden süsleme. : TELKARİ
Gümüş’ün simgesi.:AG
Gümüşbalığının küçüğü. : AFİS : İLARYA
Gümüşe benzeyen,gümüş gibi olan.:SİMİN
Gümüşhane ilinde, dikit ve sarkıtlarıyla ünlü bir mağara . : KARACA
Gümüşhane ilinde,kayak merkezi olan bir dağ. : ZİGANA
Gümüşhane’nin Kelkit ilçesi ile Erzincan sınırında,içinde yüzen adası da olan bir göl.:AHMEDİYE
Gümüşhane’nin Kelkit ilçesinde antik bir kent. : SATALA
Gümüşhane’nin on km uzağında,sarkıt ve dikitleriyle tanınmış bir mağara.:AKÇAKALE
Gümüşhane’nin Şiran ilçesinde bir şelale.:TOMARA
Gümüşhane’nin Torul ilçesinde, doğal güzelliğiyle tanınmış bir göl. : LİMNİ
Gümüşhane’nin Torul ilçesinde,tabiatı koruma parkı kapsamına alınan 18 krater gölünün ortak adı.:ARTABEL
Gün çiçeği,günebakan,gündöndü.:AYÇİÇEĞİ
Gün doğusundan esen hafif ve tatlı rüzgar. : SABA
Gün. : RUZ
Günah. : VEBAL
Günahtan dönme.: TÖVBE
Günahtan sakınma,züht. : TAKVA
Güncel. : AKTÜEL
Gündüz sefası. : KAHKAHA ÇİÇEĞİ
Gündüzlü.:NEHARİ
Güneş biçiminde yapılmış olan mücevher.:AFTABE
Güneş bulut arkasında kaldığında oluşan gölgeli durum. : ALAGÜN
Güneş ışığını soğurarak bitkilerde karbon özümlemesini sağlayan ve bitkilere yeşil renklerini veren madde. : KLOROFİL
Güneş ışınlarının hem insan hem de bütün canlılar üzerinde etkisini inceleyen bilim dalı.:AKTİNOLOJİ
Güneş ışınlarıyla bazı hastalıkların tedavisi.:HELİOTERAPİ
Güneş odası. : SOLARYUM
Güneş saati,yükseklik tahtası.:BASİTA
Güneş sistemindeki bilinen küçük gezegenlerin büyüklük sırasına göre ikincisi. : PALLAS
Güneş sisteminin 1993’de keşfedilen onuncu gezegeni. : KARLA
Güneş sisteminin 20 km/sn’lik hızla yöneldiği sanılan ve Herkül takımyıldızında yer alan uzay noktası.:GÜNEREK
Güneş tutulması.:KÜSUF
Güneş.: AFİTAP.: ŞEMS.:HURŞİT
Güneşe uzaklık sırasında yedinci olan ve güneş çevresindeki dolaşımını 84 yılda tamamlayan gezegen.:URANÜS
Güneşin battığı yer, batı. : MAĞRİP
Güneşin doğduğu yer,doğu. : MAŞRIK
Güneşin doğduğu yerler,doğu tarafları.:MATALİ
Güneşin doğması. : TULU
Güneşin doğmasından az önceki zaman, tan, sabahın erken vakti. Tan yerinde güneş doğmadan önce beliren kızıllık. : FECİR
Güneşin yedi rengini ayrıştıran spektroskop.: TAYFBİN
Güneşin,yıldızların açısal yüksekliğini ölçmeye yarayan bir alet.:SEKSTANT
Güneşte veya hafif alevde kurutulmuş et.:KADİT
Güneşten yayılan ısı miktarını ölçmeye yarayan alet.: HELYOGRAF
Güney Afrika Cumhuriyeti’nin para birimi. :RAND
Güney Afrika Cumhuriyeti’nin yönetsel başkenti.:PRETORİA
Güney Afrika Cumhuriyetinde doğmuş veya uzun süredir orada yaşayan ve Afrikaans dili konuşan beyaz ırktan kişiler.:AFRİKANER
Güney Afrika Cumhuriyetinin plakası. : ZA
Güney Afrika ve Zimbabve’de yaşayan bir halk. : NDEBELELER
Güney Afrika’da yetişen ve bazı türleri bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, kömeç halinde sarı, turuncu ya da beyaz çiçekler açan çok yıllık bitki. : GAZANİA : GAZANYA
Güney Afrika’ya ilk yerleşen Hollanda asıllı kimselere verilen ad. : BOERLER
Güney Amerika ırmaklarında yaşayan tatlı su balığı. : DORADO
Güney Amerika kemiricisi: AGUTİ
Güney Amerika kıtasında bir ülke.:SURİNAM
Güney Amerika ormanlarında yaşayan bir kuş.Borazan kuşu. : AGAMİ
Güney Amerika yerlileri arasında en yaygın dil öbeği. : ARAVAK
Güney Amerika yerlilerinin kullandığı bir tür kaval.:KENA
Güney Amerika yerlilerinin kullandığı bir tür kement.:BOLA
Güney Amerika yerlilerinin manyok bitkisinin zehrini almak için kullandıkları araç.:TİPİTİ
Güney Amerika yerlilerinin oklarına sürdükleri çok güçlü bitkisel zehir. : KÜRAR
Güney Amerika’da Kızılderili halkın ülkelerinde toplumsal ve siyasal yaşamda belirleyici bir konuma gelmesini savunan hareket.:İNDİGENİSMO
Güney Amerika’da sığır çobanlarına verilen ad.:GOŞO
Güney Amerika’da topraktan yapılan nefesli bir çalgı.:OKARİNA
Güney Amerika’da üretilen kaliteli bir kahve cinsi. : ARABİKA
Güney Amerika’da yaban hayvanlarını yakalamakta kullanılan kement.:LASO
Güney Amerika’da yaşayan bir maymun cinsi.:ATELES
Güney Amerika’da yaşayan devekuşuna benzeyen bir kuş. : REA
Güney Amerika’da yaşayan bir cins papağan.:ARA
Güney Amerika’da yaşayan çok iri ve zehirsiz bir yılan. : ANAKONDA
Güney Amerika’da yaşayan dünyanın boyu 4-5 metreye ulaşan en büyük tatlı su balıklarından biri.:ARAPAYMA
Güney Amerika’da yaşayan iri kemirici bir hayvan.:PAKARANA
Güney Amerika’da yaşayan uzun kuyruklu bir tukan türü. : ARAKARİ
Güney Amerika’da yaşayan ve keseliler üst takımının bir familyasını oluşturan 66 memeli türünün ortak adı.:OPOSSUM
Güney Amerika’da yaşayan ve Patagonya Tavşanı da denilen kemirgen hayvan.:MARA
Güney Amerika’da yaşayan ve tepeli tavuk da denilen bir kuş.:HOAZİN
Güney Amerika’da yaşayan ve zehirli yılanları yiyerek beslenen zehirsiz büyük su yılanı.:MUSURANA
Güney Amerika’da yaşayan yırtıcı bir kuş.:KARAKARA
Güney Amerika’da yetişen bir kaktüsten elde edilen ve ejder meyvesi de denilen bir meyve.:PİTAHAYA
Güney Amerika’da yetişen kusturucu bir bitki.:İPEKA
Güney Amerika’da yetişen ve bu kıtadaki bir ülkeye adını veren ağaç. : BREZİL
Güney Amerika’da yetişen ve odunu doğramacılıkta kullanılan bir ağaç.:KUALİ
Güney Amerika’da yünü için yetiştirilen evcil alpaka türü. : PAKO
Güney Amerika’daki bozkırlara verilen ad.:PAMPA
Güney Amerika’daki dağ sırası. : AND
Güney Amerika’daki Titicaca gölünde yaşayan yerli bir halk.:URULAR
Güney Amerika’nın ikinci büyük gölü. : TİTİCACA : TİTİKAKA
Güney Amerika’nın nemli ormanlarında yaşayan kemirici bir hayvan. : AGUTİ
Güney Amerika’nın sıcak ve bataklık bölgelerinde yaşayan bir kuş. : HOAZİN:TEPELİ TAVUK
Güney Amerika’nın tatlı sularında yaşayan arapayma balığına verilen bir başka ad.:BİRARUCO
Güney Amerika’nın tropik bölgelerinde yetişen,armut büyüklüğünde ve lezzetli bir meyve.:ÇERİMOYA
Güney Anadolu’da bir dağ. : AMANOS
Güney Anadolu’da yabani olarak yetişen,kırmızı çiçekli otsu bir bitki.:NAKIL
Güney Anadolu’da yaşayan Türkmenler arsında yaygın telli bir çalgı. : IRIZVA:KARADÜZEN
Güney Anadolu’da yaşayan ve halk edebiyatı şiir türlerinden birine adını vermiş olan Türkmen boyu. :VARSAKLAR
Güney Anadolu’da yetişen ve patatese benzer yumruları yiyecek olarak kullanılan bir bitki.:GÖLEVEZ
Güney Anadolu’da yetişen,patatese ve yer elmasına benzer yumruları yiyecek olarak kullanılan otsu bir bitki.:KOLAKAS
Güney Anadolu’daki konar göçer Türkmenler arasında göç kervanını yöneten genç kıza verilen ad. : ALADORLAR:ALADORLAK
Güney Anadolu’ya özgü,cevizli bir hamur tatlısı.:KEREBİÇ
Güney Asya kıyılarıyla Hint Denizinde yaz ve kış mevsimlerinde birbirine ters yönlerden esen geniş alanlı rüzgar.:MUSON
Güney Asya’da Hindu erkeklerinin geleneksel giysisi.:DHOTİ
Güney Ege ve Akdeniz kıyısı bölgelerimizde Çipura balığına verilen ad. :ALYANAK
Güney kutbunda yaşayan bir kuş.:PENGUEN
Güney ve Güneydoğu Anadolu da halk arasında domatese verilen ad. : BANADURA
Güney ve Orta Amerika’da yaşayan,postu benekli ve iri gövdeli bir hayvan.:JAGUAR
Güney yarımkürede bulunan parlak yıldız,Yıldırak.: SÜHEYL
Güney, güney rüzgarı, kaba yel. : LODOS
Güneydoğu Asya’da özellikle Laos’ta kullanılan ağızlı org. : HEN
Güneydoğu Anadolu’da antik kent.:ZEUGMA
Güneydoğu Anadolu’da bir akarsu.:SACUR
Güneydoğu Anadolu’da daha çok kadınların çeşitli yerlerine yaptırdıkları bir tür dövme. : DAK
Güneydoğu Anadolu’da konar göçerlerin kıl çadırlarından oluşan yayla yerleşmesi. : ZOMA
Güneydoğu Anadolu’da tahtadan yapılan ve rahle de denilen alçak oturak.:KÜRSÜ
Güneydoğu Anadolu’da ve Irak Türk bölgesinde ezgiyle söylenen mani. : HOYRAT
Güneydoğu Anadolu’da yetiştirilen yerli koyun ırkı. : İVESİ
Güneydoğu Anadolu’da zikir ayinlerinde kullanılan büyük tef.:DARABANA
Güneydoğu Anadolu’nun bazı yörelerinde yetiştirilen bir koyun cinsi.:KARAKAS
Güneydoğu Anadolu’ya özgü acı kahve. : MIRRA
Güneydoğu Anadolu’ya özgü,çekilmiş mercimek,bulgur ve soğanla yapılan bir yemek.:KÖLÜKAŞI
Güneydoğu Anadolu’ya özgü,et ve bulgurla hazırlanan bir tür köfte.:KİTEL
Güneydoğu Anadoluya özgü bir tür yoğurt çorbası. : LEBENİ
Güneydoğu Asya Uluslar Birliği’nin simgesi. : ASEAN
Güneydoğu Asya ülkelerinde tapınılan kutsal ruh.:NAT
Güneydoğu Asya ve Endonezya’da yaşayan zehirli bir yılan türü.:PAMA
Güneydoğu Asya’da bir ırmak. : İRAVADİ
Güneydoğu Asya’da yaşayan kuyruklu bir maymun.:MAKAK
Güneydoğu Asya’da yaşayan yabani öküz. : BANTENG
Güneydoğu Asya’da yetişen ve mobilya yapımında kullanılan bir cins kamış.:RATAN
Güneydoğu Asya’da yetişen ve zeytine benzer meyveleri olan bir palmiye.:AREKA
Güneydoğu Asya’da,Assam’dan Vietnam’a kadar,bataklıklarda sürüler halinde yaşayan geyik.:TAMENG
Güneydoğu Asya’nın bataklık ormanlarında yaşayan bir kedi cinsi.:TARAY
Güneydoğudan esen yel,akça yel.:KEŞİŞLEME
Güneydoğudan esen yel.:AKÇAYEL
Gün-gece eşitliği : EKİNOKS
Günlük ihtiyacını karşılamak üzere bir hayvana verilen yem miktarı.:RASYON
Günlük yaşama ait küçük ve geçici belgeleri toplama şeklinde koleksiyonculuk. : EFEMERA
Günübirlik yaşayan.:BOHEM
Günümüz donanmalarında personel ve yük taşımada kullanılan büyük filika.:İŞKAMPAVİYA
Günümüzde Hatay ve Gaziantep yörelerinde görülen,geleneksel Türk güreşlerinden biri.:ABA
Günümüzde internet bağlantısı için en çok kullanılan bağlantı tekniği.:ADSL
Günümüzde kullanılmakta olan takvim türünün adı.:GREGORYEN
Günümüzde yaklaşık olarak Konya ve Karaman illerinin güneybatı,Antalya’nın ise kuzeydoğu kesimlerini kapsayan bölgenin antik dönemlerdeki adı.:İSAURYA
Gür erkek sesi.:DAVUDİ
Gürcistan müziğine özgü bir tür kaval.:SALAMURİ
Gürcistan’da bir kent. : GORİ
Gürcistan’da bulunan dünyanın en derin mağarası.:KRUBERA
Gürcistan’ın başkenti. : TİFLİS
Gürcistan’ın güneybatı ucunda özerk bir cumhuriyet. : ACARİSTAN
Gürcistan’ın para birimi.:LARİ
Gürcü kökenli bir halk.:İMER
Güreş için yetiştirilmiş erkek deve.:TÜLÜ
Güreş meydancısı.:CAZGIR
Güreş meydanı,karşılaşma yapılacak yer.:MASRA
Güreşçinin,hasmını altına alıp bir elini önden ötekini arkadan geçirerek ellerini kilitlemesi.:KÜNDE
Güreşler için boğa yetiştiren kimse.:GANADERO
Güreşte bir oyun. : KLE – KRAVAT – KAFAKOL - KELEBEK – KÜNDE:SALTO
Güreşte bir oyun.:BOYUNDURUK.:KURTKAPANI.:DALMA:ÇİPE:ELENSE
Güreşte hasmın arkasından bacakları arasına el sokma oyunu.:KEPÇE
Güreşte hasmın başını koltuk altına alıp boynuna kol dolama oyunu.:BOYUNDURUK
Güreşte pehlivanları tanıtan kimse. : CAZGIR
Gürgengillerden kerestelik bir ağaç. : HUŞ
Gürgengillerin,kerestesinden yararlanılan beyaz kabuklu bir türü.:AKAĞAÇ
Gürültü patırtı.:TARRAKA
Gürültü, patırtı, telaş, karmakarışık durum.: DAĞDAĞA
Gürültü,kavga.:ARBEDE
Güven mektubu.:İTİMATNAME
Güven mektubunu sunduğu devlet tarafından memnuniyetle karşılanan diplomasi temsilcisi için kullanılan terim.:PERSONAGRATA
Güvence. : İNANCA
Güvenilir bir yere sığınma. İLTİCA
Güvenliği sağlamakla görevli kişilerin içinde bulunduğu konut. : KARAKOL
Güvenlik içinde olma. : AMAN
Güvercin büyüklüğünde eti için avlanan kırmızı gagalı bir kuş türü.:KEKLİK
Güvercin cinsinden bir av kuşu.:FALAK
Güvercin kanadı. : CENAHI KEBUTER
Güvercin. : KEBUTER
Güvercinle yollanan mektup.:BİTAKA
Güvercinler takımından,güvercinden küçük,boz,gri renkli bir kuş türü.:KUMRU
Güvercinlerden,korularda yaşayan,eti için avlanan bir kuş.:ÜVEYİK
Güverte döşemesinde iki ağacın uç uca gelmesiyle oluşan aralık.:SOKRA
Güverte korkuluğu.:PARAPET
Güverte locasının altındaki demir kol. : KASTANYOLA
Güvez renkte,dayanıklı bir üzüm cinsi.:ALGEMRE
Güzel avrat otu.:BELLADONNA
Güzel avrat otundan elde edilen ve hekimlikte yararlanılan zehirli bir madde. : ATROPİN
Güzel bir manzara görmesi için yerden yükseltilerek inşa edilen yapı.:BELVEDERE
Güzel çiçekler açan bir süs bitkisi. : ŞAKAYIK
Güzel çiçekli bir süs bitkisi. : KANA
Güzel el yazısı yazan sanatçı.:HATTAT
Güzel kadın.:HASNA:ECE
Güzel koku. : RAYİHA : ITIR.:ARF.:NÜKHET
Güzel kokular ve baharat gibi şeyler satan kimse.:AKTAR
Güzel kokular.:ITRİYAT
Güzel kokulu beyaz çiçekler açan ağaççık.:FUL
Güzel kokulu bir tür küçük kavun.:ŞAMAMA
Güzel kokulu çiçekleri olan tırmanıcı bir bitki.:HANIMELİ
Güzel kokulu,değişik renkli çiçekleri olan bir süs bitkisi.: ŞEBBOY
Güzel kokulu,sarı renkte,uzunca bir kavun türü.:TOPATAN
Güzel kokulu,yaprakları yemeklere konulan,nane ve yaban kekiğinin ortak adı. : BARSAMA
Güzel konuşma yeteneği. : NATIKA
Güzel ötüşlü bir kuş.Flurcun.:YELVE
Güzel sanatlar evi.:DARÜLBEDAYİ
Güzel sanatlarda klasik çağ öncesinden kalan. : ARKAİK
Güzel sanatlarda,çıplak çocuk yada küçük aşk tanrısı figürü.:PUTTO
Güzel sanatlarda,Hazreti İsa çarmıha gerildiği sırada Meryem’in üzüntüsünü işleyen yapıtlara verilen ad.:MATERDOLOROSA
Güzel ses çıkaran güvercin. : DEMKEŞ
Güzel sesli ötücü bir kuş. : İSKETE
Güzel sevgili. : NİGAR
Güzel söz söyleyen,konuşkan.:DİLBAZ
Güzel ve faydalı şeyler.:BEDAYİ
Güzel ve inandırıcı konuşma.:CERBEZE
Güzel yazma yada söyleme yeteneği.:SELİKA
Güzel yüz.:DİDAR
Güzel,hoş (kadın). : RANA
Güzel,hoş,nefis.: OFLAZ
Güzel,ince,zarif kadın.Ceylan.: AHU
Güzel,iyi kadın anlamında kullanılan bir sözcük : HASNA
Güzel,sevimli insan.:GÖKÇEK
Güzel,şirin.:MELİH:NİK
Güzelavratotundan çıkarılan zehirli bir ilaç.:ATROPİN
Güzeli en üstün tutan ve en yüce değer sayan kişi. : ESTET
Güzelin ve güzel sanatların doğasını inceleyen felsefe dalı. : ESTETİK
Güzellik ya da sağlık amacıyla kullanılan esnek iç giysisi. : KORSE Gama ışınları yayan radyoaktif bir izotopun organizma içindeki yolunu izlemek temeline dayanan teşhis yöntemi.:SİNTİGRAFİ
Güzellik.:BEHÇET
Güzellik.:HÜSN
Güzellikle ilgili.:HÜSNİ